Faşistler olağanlaştırılırken – Şenol Karakaş Türk-İslam Sentezi ve AKP – Arife Köse Meşrep varken sanata ne gerek var – Kadir Cangızbay Emperyalizm ve Rusya – John Molyneux Tehlikeli eğilimler – Volkan Akyıldırım Ulus Devletler Değil Açık Hava Hapishaneleri – Ahmet Yıldırım Sığınmacıların ekonomiye katkısı – Bekir Berat Özipek Irkçılık nerede başlar – Deniz Güngören Irkçılığın kalbine saplanan caz: John Coltrane – Can Irmak Özinanır Sermayenin Müslüman/Türkleştirilmesi: Cumhuriyet Dönemi – Ayşe Hür Gücün kopyalarına karşı kadınlar – Ferhat Kentel Komünist Manifesto’nun güncelliği- Şenol Karakaş Almanya örneğinde işçi sınıfı, alkol, birahaneler – Atilla Dirim İçimizdeki devlet – Cemal Yardımcı Karagöz dergisi ve…
Yazar: jeff
Sayı 28: Kasım 2018 – Ocak 2019 İçindekiler: Yerli-millî çatlak – Şenol KarakaşSavunma – Ferda Keskin Trump kadınların gazabına uğramak üzere – L.A. Kauffman Çare kadın dayanışması! – Diren Cevahir Şen Ortadoğu’da karşıdevrimin merkez üssü: Suudi Arabistan – Ozan TekinTürkiye İşçi Sınıfının Sendikal Durumu – Faruk Sevim Suriyelileri hedefe koymanın cazibesi – Ahmet Yıldırım Sistematik Yalan Siyaseti, Komploculuk ve Sol Politika – Sinan Laçiner İştah kabartan İş Bankası hisseleri – Atilla Dirim Sermayenin Müslüman/Türkleştirilmesi: 1913-1922 – Ayşe Hür Söyleşi: Azınlıklar Nasıl Azınlık Oldu? – Sinan Laçiner Antisemitizm ve Dreyfus Davası – Melike Karaosmanoğlu Kesik eller ve kauçuk – Atilla Dirim…
Faruk Sevim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre Türkiye’de toplam 32 milyon çalışabilir insan içinde, 1 milyon işveren, 22 milyon işçi, 5 milyon köylü, 4 milyon da kendi işini yapan emekçi var. İşçilerin yarısı asgari ücretle çalışırken, köylülerin ve kendi işini yapan emekçilerin de gelir durumu işçilerinden farklı değil. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını aşması için gereken para, asgari ücretin dört katı. Ekonomik kriz henüz istatistiklere yansımasa da, TÜİK’e göre dar tanımlı standart işsizlik geçtiğimiz Temmuz ayında bir miktar arttı ve yüzde 10,8 olarak gerçekleşti. Dar tanımlı işsiz sayısı bir önceki aya göre 216 bin kişi artarak 3 milyon…
Ozan Ekin Gökşin Yeraltı Demiryolu Colson Whitehead Siren Yayınları, 2017 Matar ve Ali, Suriye’nin Hama kentinin Salamiyah kasabasında silahlanarak devrime katılmış, radikal İslamcıların bölgede hegemonyasını kurmasının ardından farklı zamanlarda İstanbul’a gelmişlerdi. Bu yolculukları sınırların nispeten gevşek olduğu bir döneme denk geldiği için zor olmamıştı. Fakat Türkiye’de hiçbir gelecek garantisi göremediklerinden Avrupa’ya gitmeye karar verdiler. Yine farklı zamanlarda, İzmir’den Yunanistan’a, ardından yolun büyük çoğunluğunu yürüyerek İsveç ve Avusturya’ya iltica ettiler. O dönemde, Yunanistan’dan Almanya’ya giden koridor boyunca devletlerin çok sıkı güvenlik tedbirlerinin yanı sıra, mülteciler sivillerin de saldırılarına maruz kalmaktaydı. Matar ve Ali, hiçbir saldırıya ve gözaltına maruz kalmadan gitmek istedikleri…
Albert Berk Toledo Mansur, Suriye’nin 4. yüksek güvenlikli hapishanesinde geçirdiklerini anlatırken yüzünde neredeyse hiçbir ifade yok, ta ki gözlerini ovuşturarak ifadesini saklamaya çalışana kadar. Yerin üç kat altında, dış dünya ile bağlantıları olmayan 82 tutuklunun tek bir arzusu var: İsimlerini dış dünyaya, ailelerine iletebilmek, hatırlanmak. Herkes dört beş kişinin ismini ve yakınlarının telefon numaralarını ezberliyor ki, dışarı çıktıkları taktirde en azından sevdiklerine nerede olduklarını haber verebilsinler. “Dört beş kişi tamam da ya gerisi?” Kalem yasak, kağıt yasak, herşey yasak. Sonunda bir yöntem buluyorlar. Besin eksikliğinden kanayan diş etlerinden sıktıkları kanları, etraftaki borulardan kazıdıkları pas ile karıştırarak mürekkep yapıyor, giysilerinden yırttıkları…
Ahmet Eken Türkiye’de balık ve balıkçılık Karekin Deveciyan Aras Yayıncılık, 2013 (beşinci baskı) Türkiye’de balıkçılık konusunda yazılmış en kapsamlı kitap özelliğini halen koruyan çalışmanın, bir diğer özelliği de yayım tarihi. İlk kez 1915 yılında Arap harfleriyle Türkçe olarak piyasaya çıkmış. Bunu 1925 yılında Fransızca tercümesi izlemiş. Ancak, uzun yıllar yeni basımları yapılmadığı için, zor bulunan bir kitap haline gelmiş… Nihayet Aras yayıncılık bu meseleyi halletti ve Erol Üyepazarcı’nın özenli çevirisini, 2006 yılında yayımladı. Yeni basımlar sayesinde artık zor bulunan bir kitap olmaktan çıktı. Söze başlarken, “bir özelliği de yayım tarihi” dedim, çünkü o yılarda herhangi bir konu hakkında bilimsel yöntemlerle…
Figen Dayıcık AZ Hakan Günday Doğan Kitap, 2011 Borges’e “Yazılarınızı dünyayı değiştirmek için mi yazıyorsunuz?” dendiğinde, “Çölde, bir avuç kumu alıp havaya savurduktan sonra, çölü ne kadar değiştirdiysem yazılarımla yaptığım da bundan öte değil” diyor. Hakan Günday da dünyayı az az değiştirmek için mi yola çıktı, bilemeyiz, ama kum tanesinin değiştirmesi kadar da olsa bir şeyleri değiştireceği kesin. Her roman farklı hayatlara yolculuktur bir bakıma. Moby Dick ile okyanuslara yolculuk edersiniz, kâh Kaptan Ahab kâh Starbuck olursunuz, ama yolunuz denizdir. İnce Memet Çukurova’ya götürür sizi. Memet ile yol keser, Abdi Ağa’yla kötülük yaparsınız; yolunuz dağlardır, mahpustur. Suskunlar’la geçmişe yolculuk edersiniz,…
Necmeddin Sahir Sılan, milletvekilliği sırasında (1939-1953) Kürt illerinde görev yapan vali ve jandarma komutanlarından, halkevi yöneticilerinden, maarif müdürlerinden yörenin coğrafî, sosyo-ekonomik ve beşerî durumuyla ilgili ayrıntılı raporlar istemiştir. Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Cumhuriyet bürokratlarının kaleme aldığı bu belgeleri bir zamandır yayınlıyor: Dersim Harekâtı ve Cumhuriyet Bürokrasisi, Dersimlilerden Mektuplar, Doğu Anadolu ve Cumhuriyet Bürokrasisi, Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik, ve “Doğu Sorunu” adını taşıyan beş kitap bölge hakkında muazzam bir bilgi hazinesi olmanın yanı sıra, Kemalist bürokrasinin Kürt sorununa nasıl baktığını da gözler önüne seriyor. Aşağıda, tadımlık olarak, üçüncü kitaptan iki kısa bölüm aktarıyoruz. IV. Genel Müfettişlik Bölge Valileri Toplantısı (1947) notlarından:…
Ahmet Eken Bir Safdilin Hatıra Defteri Arkadi Averçenko İş Bankası Kültür Yayınları, 2018 O günler İstanbul’un hiç güzel günleri değildi. Savaştan mağlup çıkmış bir imparatorluğun başkenti olarak, savaşı galip bitirenlerce işgal edilmiş, ahalisi biraz da yoksul düşmüş, asayişi bozuk, umutsuz bir yer olarak ayakta kalmaya çalışıyordu. Kısacası İstanbul’un başkenti olduğu ülkenin başında olmayan dert yoktu. Sonra günlerden bir gün şehirde, özellikle Galata ve Beyoğlu taraflarında, yeni bir takım insanlar görülmeye başlandı. Yabancı oldukları her hallerinden belli, ahalinin pek aşina olmadığı bir dili konuşan, kılık kıyafetleri tuhaf kaçan insanlar. Üstelik yüzlerce. Doğal olarak kim olduklarını önce meraklılar öğrendi, sonra tüm şehir.…
Melike Karaosmanoğlu Fransa’da kökleri çok eskiye giden antisemitizm 1880’li yıllarda tekrar yükselişe geçmişti. Almanya yenilgisiyle neredeyse eş zamanlı ilan edilmiş Üçüncü Cumhuriyet ve ülkedeki kamplaştırıcı atmosfer monarşist klerikal unsurlar ile radikal cumhuriyetçiler arasında güç mücadelesini şiddetlendirmişti. Bu kamplaşma toplum içerisinde eşitlikçi söylemlerin gerilemesine, antisemit ve ırkçı yaklaşımların artmasına neden olmuştu. Fransa’nın çalkantılı siyasî ortamında Katolik banka Union Générale’in iflas etmesi adeta antisemitik propagandanın merkezini oluşturmuş ve bu durumdan “Yahudi sermayesi” suçlu tutulmuştu. Gazeteci yazar Édouard Drumont’un La France Juive (Yahudi Fransa) isimli kitabı yine bu dönemde binlerce adet satmıştı. Kitabında mutlak kötülüğün timsali ve Fransız ruhuna en korkunç hasarı verecek…