Roni Margulies Tosca operası 1800 yılında Roma’da geçer. Victorien Sardou’nun 1887 tarihli tiyatro oyunundan uyarlanmış olan operada tarihsel arka plana uygun, gerçekçi bir hikâye anlatılır. Arka plan, Fransız Devrimi’nden dokuz yıl sonra 1798’de Napolyon’un güçlerinin Vatikan devletini işgal etmesi, Papa’nın kaçması ve Roma’da bir Cumhuriyet kurulmasıyla başlayan süreçtir. Ertesi yıl, Papa’ya yardımcı olmaya çalışan Napoli Kralı Ferdinand’ın da yenilgiye uğratılmasıyla Napoli’de de cumhuriyet kurulur. Ne var ki, aynı yıl (Napolyon Mısır seferindeyken) Avusturya ve Rusya orduları yeni cumhuriyetleri yenilgiye uğratır, Ferdinand Napoli’ye, Papa Roma’ya döner ve her iki şehirde de cumhuriyetçilere karşı acımasız bir temizlik hareketi başlatılır. İdam ve intihar…
Yazar: jeff
Linda Kehoe Dünyamızda yaşam 3,8 milyon yıl önce başladı ve dünyayı yaşanılması mümkün olmayan bir kaya parçasından olağanüstü biyoçeşitliliğe sahip bir gezegene çevirdi. Hawaii Üniversitesi’nce yapılan bir araştırmaya göre, dünyamızı ve onun sınırlı kaynaklarını 8,7 milyon canlı türüyle ve onların kendi içindeki sayısız genetik farklılıkla ile paylaşmaktayız. Biz insanlar dünyadaki biyokütlenin sadece yüzde 0,01’ini oluşturuyoruz, ancak dünyanın düzenine etkimiz bu rakamın çok ötesinde. İnsan toplumu, yaşayabilmek için biyolojik çeşitliliğe muhtaç olmasına rağmen, dünyamızın altıncı kitlesel yok oluşuna yol açıyor. Tükeniş Bazı türlerin tükenmesi doğaldır. Türler belirli bir çevreye uyum sağlayacak şekilde evrilir ve belirli bir zamanda o çevrenin koşullarına daha…
Cemal Yardımcı İnsan bireyinin “doğal” varoluş hali bir insan topluluğu içinde doğmak ve yaşamaktır. “Özne olma” ve bilinç gibi en temel ve bireye özgü olduğu düşünülebilecek kavramlar da, bu kavramların işaret ettiği deneyimleme halleri de toplumsal olarak kurulur ve kuşatılır. Dünyaya gelirken bir toplumun içine doğarız. Bir kimliğin yani bir dil’in, bir kültürün, bir ilişkiler ağının, bir kurallar dizisinin içinde var oluruz. İçine doğduğumuz toplum, barındığımız evdir. Dışarıda hayatta kalmak tüketici bir çaba gerektirirken, içinde rahatlık ve kolaylık içinde yaşadığımız ev. Bu rahatlığın bedeli ise ufkumuzu sınırlayan duvarlardır. Toplumsal şartların iki yönlü karakterini sorgularken barınak metaforu üzerinden devam edilebilir. Kurallar…
Can Irmak Özinanır Bazı insanlar hayatla bağlarını müzik üzerine kurar. Son zamanlarda Netflix’te de yayınlanan, 2006 yapımı Chasing Trane isimli belgesel, caz müziği tarihinde eşsiz bir yeri olan John Coltrane’in müzikal dehasının yanı sıra ırkçılık ve ırkçılığa karşı direnişle dolu bir dünya ile olan bağlarını müziği aracılığıyla nasıl kurduğunu anlatıyor. Irkçılıkla tanışma Caz müziğini Amerikalı siyahlar yarattı. Bugün hâlâ beyaz üstünlükçüsü ırkçılığın pençesindeki Amerika’da siyahlar için yaşam her zaman zor olmuştu: Kölelik, sistematik linç ve alenî ırkçılık. John Coltrane, 1926 yılında Kuzey Carolina eyaletinde Hamlet isimli küçük bir kasabada doğdu. Kuzey Carolina’nın içinde yer aldığı Güney bölgesi, Jim Crow yasaları denilen…
Deniz Güngören Gerek geleneksel faşist partilerin güç kazanması, gerek yeni ırkçı sağ parti ve hareketlerin popülerleşmesi ile damgalanan günümüzde, bu tür siyasetlerin tartışmasız biçimde öncelikli nefret nesnesi olan göçmenlerle dayanışmayı ve bu dayanışmayı hak talepleri etrafında siyasileştirmeyi, içinde bulunduğumuz dönemin en önemli politik ihtiyacı olarak görüyoruz. Hepimiz Göçmeniz: Irkçılığa Hayır kampanyası bu amaçla kuruldu. Kampanyaya başladığımızdan bu yana, ırkçılığın, Türkiye’deki güncel göçmen düşmanlığını tarif etmek için doğru kavram olmadığını ileri süren pek çok görüş olduğunu gördük. Bunların bir kısmı göçmen meselesi ile ilgili acilen bir şeyler yapılması gerektiği konusunda hemfikir olduğumuz, kavramın kullanımına, böylesi bir harekete zarar verebileceği inancıyla karşı çıkan, dostane…
Bekir Berat Özipek “Göçmenler ekonomiye olumsuz etki yapar. Onlar bizim işimizi çalıyor. Ücretlerimizi düşürüyor…” “Bunların hiçbiri doğru değil” diyor Ben Powell. “Sığınmacılar Hakkında Üç Mit” başlıklı konuşmasında, göç olgusuna eleştirel bakan ekonomistlerin bile sığınmacıların katkısının pozitif olduğu konusunda “neredeyse evrensel bir fikir birliği içinde olduklarını” ifade ediyor. ‘Baby boom’ olarak bilinen İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’de doğum patlamasının, kadınların ve göçmenlerin işgücü piyasasına girişinin, uzun dönemde bir işsizlik artışını beraberinde getirmediğinden söz ediyor ve şöyle ekliyor: “Mesela, bir göçmen ülkemize geldiğinde, bir Amerikalı işçinin işini kaybettiğini gördüğümüzde bu bizim için açıktır, ama bizim görmediğimiz, o Amerikalı için başka bir işin…
John Molyneux Marksist emperyalizm analizi, yaklaşık yüz yıl önce başta Luxemburg, Buharin ve Lenin olmak üzere bir dizi önemli marksist tarafından, tartışma ve işbirliğinin bir arada yürüdüğü bir süreç sonucunda geliştirildi. Bu analiz, kapitalist gelişmenin mantığının, sistemin yeni bir uluslararası emperyalist aşamaya ulaşmasına yol açtığını öne sürüyordu. Ayırt edici niteliği devasa tekellerin küresel düzeyde faaliyet göstermesi olan bu aşamada bu şirketler, farklı kapitalist devletlerin de yardımıyla neredeyse bütün dünyayı işgal ediyor, egemenliği altına alıyor ve bölüşüyordu. O dönemin emperyal güçleri İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, ABD ve Japonya gibi büyük güçlerle, Belçika ve Avusturya-Macaristan gibi daha küçük güçlerdi. Marksist emperyalizm teorisi…
Kadir Cangızbay Rutkay Aziz, Tayyip Erdoğan hakkında “…Mozart, Beethoven dinlesin; iyi gelir” dediği için ‘faşistin dik âlâsı’ olmakla suçlandı, hem de ülkenin – ‘en’ de değil – tek kudretli kişisi tarafından: Yakında başına pek çok şey gelebilir; en iyi ihtimalle yaptığı veya yapacağı pek çok işi yapamaz hâle getirilebilir. Sırf bu satırları yazmanın bile insanın başını derde sokabileceği bir ülkede yaşıyoruz; buna da korku imparatorluğu veya devlet terörü denir. Sanata kendi meşrebi içinden bakan biri için sanat yok, ya kendi mahallesinden bir ibadet veya ikona, ya da kendisine düşman bir put veya gösteri vardır. Sanat, meşrepler-ötesidir. Somutlaştırmak için etimolojiyi kullanalım:…
Arife Köse AKP-MHP ittifakı, bu yakınlaşmanın nasıl bir düşünsel çizgiye denk düştüğü ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu konuda yazılanlar arasında yaygın olarak ifade edilen görüşlerden biri, bu yakınlaşma ile birlikte AKP’nin daha ümmetçi bir milliyetçilik anlayışından Türk-İslam sentezine yöneldiğini anlatan görüş. Türk ve İslam sentezini Türkçü bir parti ile İslamcı gelenekten gelen bir partinin birlikteliği ve Bozkurt işaretiyle Rabia işaretinin yan yana gelmesinden daha iyi ne ifade edebilir ki! Bunun biraz acelece yapılmış bir tespit olduğunu düşünmekle birlikte, Türkiye’nin milliyetçi-muhafazakâr geleneğinde Türkçülük ve İslamcılık tartışmalarının izini sürmenin anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ancak bunu yaparken, AKP’nin geçirdiği değişimi ümmetçilikten Türk-İslam…
Şenol Karakaş Seçim sonuçları ne olursa olsun, 31 Mart yerel seçimlerinin kampanya dönemi, muhtemelen en sağcı seçim dönemi olarak tarihe yazılacak. Bu haftaların bu kadar sağcı, kutuplaştırıcı, düzeysiz ve hamaset yüklü olmasının ilk sorumlusu, başta AKP-MHP liderliği olmak üzere bu partilerin her düzeyde yöneticileri. Hükümet ve Erdoğan, sürekli bir korku atmosferi yaratmaya çalışıyor. Korku büyüdükçe, korkuya karşı tedbirler ve gerçek sorunların ertelenmesine sessizce onay verme eğilimi güçlenir. Önce korkutup sonra bir beka sorunu anlatısı geliştirip sonunda beka sorunuyla baş etmenin yolunun AKP iktidarını güçlendirmek olduğunu anlatmanın yöntemi, öfke, hamaset, sağcılık ve tehdit dolu bir seçim kampanyası yürütmektir. Yeni Zelanda’da gerçekleştirilen…