Yazar: AltÜst Dergi

İzmir’in Esir Han’ı Talât Ulusoy Hani “dile gelse” diye bir söz vardır, cansız özneler için söylenir; basamak taşları için, bahçenizdeki nar ağacı için, ter akıtıp çok canını yaktığınız kızgın demir için… Taş, toprak ve demiri koynuna alan geçmişin mekânlarından seslenirler size. Bunlar “Yüzleşme Mekânları”dır ve yüz yüze geldiğinizde dilleri çözülür, sırlarını sererler önünüze. Konaklar, saraylar, hanlar, hamamlar, zindanlar ve daha nice mekânların anlatacağı çok “geçmiş” hikâyeleri var. Yüz yıldır gizlenen, yok edilen belgeler  üstünden şimdi meydan okuyor “hem suçlu, hem güçlü” olanlar: “Haydi gelin belgeleri açalım” diyorlar. Ellerinde bir “belge” olsa, yüz yıldır tüm dünya kirli çamaşırları ortaya dökerken çıkarırlardı,…

Read More

Malevich Londra’da Londra’da 2014 sonunda Tate Modern sanat galerisinde çarpıcı bir Kazimir Malevich sergisi gerçekleşti. Malevich, 1879’da Kiev yakınlarında doğdu. Stalin’in toplama kamplarından birindeyken kanser teşhisi kondu ve 1935’te öldü. Ömrü boyunca devrimci bir ressam, yenilikçi ve öğretmen idi.

Read More

Black Mirror ve Büyük Kapatılma Abdulhalim Karaosmanoğlu Hayatım boyunca birçok jüri ile başa çıktım. Başa çıktım diyorum, çünkü jüriler bize hayatın anlamını sorgulatan göt ağrılarıdır. Bir proleter aile çocuğu olarak elitlerin dünyasında akademik kariyer yapmaya karar verdiğinizde, bugüne kadar geçtiğiniz bütün zorlu sınavlara rağmen nasıl hayatta kalabildiğinizi duymak istemez jüri. Bu sınavlara girecek parayı ne şekilde bulduğunuzla ilgilenmez. Onlar “Kimleri okudun?” diye sorarlar. Sana düşen görev onlara ne kadar bilgin olduğunu ispat etmektir. Hakikatle başa çıkamayıp, delirdiğinde bir başka jüri çıkar karşına. Bu sefer akli vesayetini kaybetmemek için bütün bir heyeti ikna etmen gerekir. “Benim hakemli dergilerde yayımlanmış makelelerim var!”…

Read More

ZOMBİLER KAZANACAK Atilla Dirim Son dönemde kurulu düzenin yerle bir olduğu ve insanlığın en büyük düşmanı olan zombilere karşı ölüm-kalım mücadelesi verdiği film ve diziler yine patlama yaptı. ‘The Walking Dead’ ve ‘Z-Nation’ bu dizilerin en bilinenleri arasında. Yaşadığımız dünya altüst olmuş, elektrik olmadığı için hiçbir şey çalışmıyor, üretim durma noktasına gelmiş, yönetenler eskiden bu yana süregeldiği gibi yönetemediği gibi, yönetilenlerin de eskiden olduğu gibi yönetilmeye hiç mi hiç niyeti yok. Aralarında sınıf, ırk, dil, din, cinsiyet gibi kavramları gözetmeyen zombi kitleleri, bize ne kadar dehşet verici olarak yansıtılmaya çalışılırsa çalışılsın, aslında sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak için harekete…

Read More

Sayı 13: Ekim – Aralık 2014 GÜNCEL “Yeni” Türkiye’de çözüm süreci “Erdoğan Karşıtlığı” ve “Erdoğanseverlik” – Şenol Karakaş Türkiye normalleşirken AKP ile Burjuvazinin Barışı – Kemal Ümitli Stratejik Derinlik Yurtdışından Okunduğunda – Herkül Millas TÜRKİYE SİYASETİNDEN SAHNELER “IŞİD’den kaçanlar arasında Ermeni var mı?” “Anadolu’dan Kafkasya’ya Ermeni Zulmü” Afiş Yarışması Zorunlu Kimya Dersi, Zorunlu Matematik Dersi Meclis’te Roş Aşana Bayramı Kutlaması ORTADOĞU VE EMPERYALİZM Arap Baharı’ndan IŞİD’e – Ozan Tekin Antiemperyalizm bayrağını kim yükseltecek? – Volkan Akyıldırım Umuda Yolculukta Bir Durak: Suriyeli Sığınmacı Ailelerle Görüşmeler – Arife Köse “Hiçbir Kavim Üstün Değildir”: Yılmaz Ensaroğlu ile Söyleşi İstanbul’dan Bağdat’a 1000 kilometre – Marc…

Read More

“Yeni” Türkiye’de çözüm süreci Şenol Karakaş Kürt sorununda, içinden geçtiğimiz çözüm süreci gibi keskin bir evrenin bugüne dek yaşanmadığı doğru. Bu evrenin keskinliğinin ilk işareti, isyan eden Kürt halkının bir temsilcisinin, hareketin liderinin, ilk kez devlet tarafından düzenli görüşülen bir muhatap olarak kabul edilmeye başlanması. Devlet algısında “teröristbaşı”ndan Kürt halkının sözcüsüne, zaten Kürt halkı tarafından görüldüğü konuma evrilen Abdullah Öcalan’ın arka arkaya ezberleri bozan açıklamaları, daha da önemlisi bu açıklamaları yapabilme olanaklarını bulması, çözüm sürecinin yarattığı demokratik potansiyelin göstergelerinden.

Read More

Türkiye normalleşirken AKP ile burjuvazinin barışı Kemal Ümitli Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra müjdeyi vermişti: Artık yeni bir Türkiye vardı. Erdoğan ile patronlar kulübü TÜSİAD’ın arasındaki buzların erimesi, bu Yeni Türkiye’yi en kestirmeden anlatan gelişme oldu. Gerçekten de Türkiye uzun bir normalleşme sürecinden geçiyor. Koca Osmanlı imparatorluğu 20 yılda yıkıldı ve yerine yeni bir devlet hızla kuruldu, ama toplumun değişimi, kâğıt üzerinde devlet kurmak ve reform yapmak gibi olmuyor. Halkın kendi yapmadığı devrimi toplum mühendisliği ile yapmaya kalkınca, bir zamanlar İdris Küçükömer’in “sol sağdır, sağ da soldur” sözünü etmesine neden olan kaotik bir düzen ortaya çıkıyor ve taşların yerine…

Read More

“Erdoğan karşıtlığı” ve “Erdoğanseverlik” Şenol Karakaş Gezi direnişi ve 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk dosyalarının yıpratıcılığına rağmen AKP, bir yerel ve bir cumhurbaşkanlığı seçiminden başarıyla çıktı. Erdoğan cumhurbaşkanı oldu. Gezi günlerinde, herkesin herkese en çok söylediği cümleydi, “Erdoğan artık cumhurbaşkanı olamaz, üzeri çizildi”. Böyle olmadı, Erdoğan’ın üzerini kim çimzişse, seçimlerde milyonlarca insanın AKP’ye oy vermesini engelleyemedi.

Read More

Stratejik Derinlik Yurtdışından Okunduğunda Herkül Millas Prof. Davutoğlu’nun 2010’da Yunanca’ya çevrilmiş olan kitabı, Yunanistan’daki Türkiye uzmanlarına göre Türk dış politikasındaki temel felsefeyi ve Türkiye’nin uzun vadeli amaçlarını ortaya koyan iki anlayışı dile getirmektedir: 1) Türkiye, çevresindeki ülkelerle eşit olmayan ilişkiler içine girmek istemektedir. Bunun gerekçesi, Türkiye’nin tarihî veya jeopolitik konumunun üstünlüğüdür; 2) Türkiye, Yunanistan’ın mevcut bazı haklarını kısıtlamak ve uluslararası hukuku ikincil sayarak yayılmacı politikalar izlemek istemektedir. Kitaba Yunanistan açısından bakıldığında yapılabilecek itirazlar şöyle özetlenebilir.

Read More