Yazar: AltÜst Dergi

2 Ocak 1988 tarihinde İskoçya’nın en önemli iki kulübünden biri olan Glasgow Rangers’ın ilk siyah oyuncusu Mark Walters, yine aynı ülkenin diğer önemli takımı Celtic ile oynanan maçta ırkçı bir saldırıya maruz kaldı. Bir kısım Celtic taraftarı, ellerindeki muzları Walters’a doğru fırlatıyor, maymun sesler çıkartıyor, maymun taklidi yapıyordu. Hatta bir kısmı filmlerde görülen “takım elbise giymiş maymun” figürüne gönderme yaparak, üzerlerine smokin benzeri giysiler bile giymişti. Bu ırkçı saldırı, sonradan “sahaya muz atma” olarak adlandırılacak olayın muhtemelen ilk örneğini oluşturuyordu. İlerleyen yıllarda pek çok siyah sporcu – genellikle futbolcular – benzer ırkçı saldırılara maruz kaldı. Örneğin Barcelona’da oynayan Kamerunlu Samuel…

Read More

“Kadınlar laboratuardayken üç şey olur: Siz onlara aşık olursunuz, onlar size aşık olur ve eleştirdiğinizde ağlamaya başlarlar. Belki de erkek ve kadınlar için ayrı laboratuarlara ihtiyacımız var.” Bu sözler Nobel ödüllü İngiliz biyokimyacı Tim Hunt’a ait. Üstelik bu sözleri Güney Kore’de gerçekleşen 2015 Uluslararası Bilim Gazeteciliği konferansında, kadın gazeteciler için düzenlenen bir yemekte söylemiş. Tam bir fiyasko. O esnada salonda olan gazetecilerin olayı Twitter’dan duyurmalarıyla başlayan tepkiler üzerine Tim Hunt, onursal profesör olduğu University College London’dan ve Royal Society’s Biyoloji Bilimleri Ödül Komitesi ile Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) üyeliklerinden istifa etmak zorunda kaldı. Ama Hunt’a göre kendisi “ortada bırakılmıştı”, çünkü…

Read More

Giyinmek her ne kadar doğa koşullarına karşı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış olsa da, bugün sınıfsal durumu ifade etmenin en doğrudan araçlarından biri. Şüphesiz birçok giyim parçası kullanım alanına göre sınıfsal konumu ifade eder. Giyim parçaları arasında tarih boyunca en ilginç hikâyeye sahip olanlardan biri, kullanım alanı ve aldığı şekillere göre ayakkabı olmuştur. Tarihi M.Ö. 2000 yılına kadar giden ayakkabının da ortaya çıkışı elbette birçok araç gereç gibi kendi ihtiyaçlarımıza dayanır. En eski bilinen ayakkabı ya da ayakkabı işlevi gören eşya papirüsten yapılma, ayakları yerden bile kesmeyen, kısmen pislikten koruyan bir parça bezin bağlanması şeklinde kullanılıyordu. Ancak zamanla insanları kategorize…

Read More

“Para piyasasında bir bunalım olarak görünen şey aslında bizzat üretim ve yeniden üretim sürecindeki anormal koşulların bir ifadesidir”. “Sermayenin önündeki en büyük engel yine sermayedir”. Karl Marx Kapitalizmin ekonomi pratiği içerisinde finansallaşma süreci ile kriz ilişkisi hep dikkat çekmiş bir ilişkidir. Çünkü bu sistem 19. yüzyıldan itibaren sarsıcı krizler yaşamaktadır. Önceleri merkez kapitalist ülkelerin yaşadıkları bu krizler, sermayenin finans kapitale dönüşmesiyle birlikte gelişmekte olan ülkelere de sıçrama eğilimine girmiştir. Kriz son yıllarda, Meksika (Tekila Krizi,1994-95), Doğu Asya (1997), Rusya (1999), Brezilya (1999), Arjantin (2001-2002) ve Türkiye’de (1994-2000-2001) ağır faturalar bırakmıştır. Bu açıdan literatürde de bu ilişkinin irdelenmesi önemli bir yer…

Read More

Syriza’nın reformlar konusunda AB kurumları ile itişmesi bir kez daha kapitalizm tarihinin en temel mücadele alanı olan çalışma zamanı tartışmasını gündeme getirdi. Yunanistan meselesinde sürekli olarak borçlar ve kredilerin geri ödenmesi öne çıkarıldı, oysa en temel çatışmalardan biri çalışma zamanı hakkındaydı. Kemer sıkma politikaları hep aynı şeyleri yapar: ücretlerin düşürülmesi, kamu sektörünün küçültülmesi, emeklilik yaşının artırılması ve çalışma saatlerinin artırılması. Yunanistan örneğinde en son, dükkânların Pazar günleri çalışma yasağı da kaldırıldı. Bu yasak, işçi haklarının güçlü olduğu birçok ülkede, küçük işletmelerin rekabet dolayısıyla işçilerini Pazar günleri de çalıştırmasına karşı uygulanan bir yasak, kazanılmış bir hak. Peki, neden esnek çalışma, “gönüllü”…

Read More

Günümüzün çok kutuplu kapitalist sisteminde dev şirketlerin kâr rekabeti, hükümetlerin diplomatik mücadeleleri, savaşlar, diğer yanda dünyanın birçok yerinde halkların özgürlük arayışları, kaybolan yaşamlar, peşi sıra gelen sosyolojik sorunlar, ekonomik krizler ve daha birçoğu… Bütün bu yaşananları ve tartışmaları boşa çıkaracak bir kriz olarak iklim krizi her zamankinden daha yıkıcı etkileriyle hayatımızda ve gündemimizde artık. Elli yıl öncesine kadar yalnızca bilim insanlarının araştırmalarına ve raporlarına konu olan bu kriz, yıllar içerisinde çevrecilerin, iklimi dert edenlerin meselesi olmaktan öteye geçemedi. Bugün ise, birçok toplumun, birçok hükümetin ve hatta bu krizde ciddi pay sahibi olanların dahi konuştuğu bir konu haline geldi. Birleşmiş Milletler,…

Read More

Yunanistan’da 2009’dan beri devam eden ekonomik krizin yarattığı siyasal kriz, tüm dünyadaki ve özellikle Avrupa’daki işçi sınıfının antikapitalist mücadelesini ilgilendiren önemli deneyimlerle dolu. Syriza’yı iktidara getiren koşullar ve iktidar partisinin Avrupa Birliği kurumlarıyla gerçekleştirdiği uzlaşma, neoliberalizme karşı mücadelenin reformist politikalarla yürütülemeyeceğinin en güncel örneği oldu. Ocak ayında Syriza’nın iktidara gelmesi tüm dünyada sol tarafından coşkuyla karşılanmıştı. AB Komisyonu, AB Merkez Bankası ve IMF’den oluşan ‘kurumları’, kısaca Avrupa egemen sınıfını korkutan (ve hemen Syriza’yı düşürmenin yollarını tartıştırmaya başlatan) bir zafer kazanılmıştı. Syriza’nın iktidara gelişi 2008’de 15 yaşındaki Alexis’in polis tarafından öldürülmesiyle gelişen gençlik ayaklanmasıyla başlayan ve ekonomik krize karşı sayısız genel…

Read More

Emperyalizm ve Küresel Ekonomi Politik Alex Callinicos Phoenix Yayınevi, 2015 Dünyanın her yerinde insanlar büyük bir huzursuzluğun her yanı sardığını hissediyor, bir baş dönmesi küresel bir hastalık haline geldi, bir şeyler oluyor. Bu şeylerin en başında çatışma, savaş, iç savaş, ölüm, göç geliyor. Sağda solda bombalar patlıyor, dev askerî güce sahip ülkeler IŞİD adındaki bir örgütü yok etmek için Suriye’ye asker yolluyor. Savaş uçağı olan hemen hemen her ülke Suriye’yi bombalıyor. IŞİD ise Diyarbakır’dan Paris’e dünyaya terör salmayı başarıyor. Yüzlerce insanı öldürüyor. IŞİD Batı’da faşistlere, sağcılara çok etkili bir propaganda zemini sunuyor, İkiz Kuleler ve George W. Bush’la başlayan İslamofobi,…

Read More

Yahudiler İsrail’de en çok hangi ağacı dikiyorlar ve bunun sebebi nedir, biliyor musunuz? Ben bilmiyordum doğrusu. Yeni öğrendim. Sorunun cevabı, Gargat ağacı. Benim gibi siz de, “O da ne?” diyorsanız, anlatayım. “Gargat ağacı Nisan-Mayıs aylarında beyaz çiçekler açan etli yapraklı bir ağaçtır. Yenilebilir meyveleri vardır. En çok bozkırlarda çöllerde görülür. İsrail’in bulunduğu coğrafyada Gargat ağacına çok sık rastlanır. Dünyada bu bitkinin görüldüğü diğer yerler Pakistan, Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Kuzey Afrika’dır.” Gargat ağacı meselesini gündeme Osman Özsoy diye bir adam getirmiş. Fatih Üniversitesi’nde Prof. Dr. imiş, AKP-Cemaat işbirliğinin mutlu günlerinde yıldızı pırıl pırıl parlamış, televizyonlarda, gazetelerde şan şöhret kazanmış.…

Read More

Irak ve Suriye’de birleşik mücadele tarihi IŞİD’in son iki yılda Irak ve Suriye’nin önemli bir bölümünü kontrol etmenin yanı sıra, dünyanın farklı yerlerinde kitlesel katliamlara imza atan bir güç hâline gelmesi, Ortadoğu’da bu tip örgütlerin yükselmesine zemin hazırlayan koşullarla ilgili tartışmaları bir kez daha alevlendirdi. Irak Şam İslam Devleti’nin tırmanışa geçtiği dönemi belirleyen temel faktör, hem Irak’ta hem Suriye’de mezhepçi çatışmanın belirleyici siyasî öğe hâline gelmiş olması. Irak’ta bunun kökenlerini ABD’nin 2003 yılında gerçekleştirdiği işgalde, Suriye’de ise Arap Baharı’nın bir parçası olarak başlayan ayaklanmanın, rejimin yenilmemesi ve dış müdahaleler sonucu mezhepçi bir iş savaşa dönüşmesinde bulabiliriz. Batı’nın düşünce dünyasında, Ortadoğu’daki…

Read More