Sayı 4: Kasım – Aralık 2011 Güncel Şiddet ve müzakere [Roni Margulies] Deprem ve Türkiye’nin düzeni [Ferhat Kentel] Mithat Sancar ile Söyleşi [Arife Köse] Yeni Bir Anayasa: Geçmişle Hesaplaşma [Mehveş Bingöllü] Dünya Ortadoğu Devrimleri Sürerken [Doğan Tarkan] Avrupa İşçi Sınıfı Ayakta [Özdeş Özbay] Occupy Wall Street [Ömer Madra] Arzuladığınız Şeyi Gerçekten İstemekten Korkmayın [Slavoj Žižek]
Yazar: Lewoxx
Müslümanların Kapitalizm ile İmtihanı [Barıs Uzun] Cennette mi, Bu Dünyada mı [Roni Margulies]
“Susanlar da Suçlu?” [Mihalis Vasiliadis ile söyleşi] İstanbullu Rumlar Döner mi? [Niko Uzunoğlu ile söyleşi] Ölüm Paraları [Atilla Dirim]
Hazırlayanlar: Volkan Akyıldırım ve Şenol Karakaş 1. Enternasyonal: Sosyalizm İsçi Sınıfının Kendi Eylemidir 2. Enternasyonal: Reform mu, Devrim mi? 3. Enternasyonal: Devrimci Sosyalizmden Stalinizme 4. Enternasyonal: Ortodoksluğun Çıkmaz Sokağı
Dosya: Modernlik ve Modernleşme Modernleşmeden Modernliğe [Besim F. Dellaloğlu] Modernite, Gündelik Hayat ve Yeni Sosyal Hareketler [Ferhat Kentel] Atatürk Ekber! Atatürk Ekber! [Aydın Yıldırım] Modernlik ve Gericilik: Abdülhamid ve Mustafa Kemal [Selim Deringil[ Atatürk’ün Sevmediği Şarkılar [Tolga Tüzün] Gecekondu, Cami, Ticarethane [Sefa Kaplan]
İstenildiği kadar “toplumsal yaşamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması” konusunda Başbakanlık genelgeleri yayınlansın, Başbakan her fırsatta kadın ve erkeğin eşit olamayacağını açıkladıkça genelgeler anlamsızlaşıyor. Kadın olmanın arkeolojisi [Didem Havlioğlu] Bir Varmış Bir Yokmuş: Cadı Masalları ve Kadın [Ayşin Altun] Kadın Bakanlığı Yok Olurken [Meltem Oral]
Ferhat Kentel Bugün küreselleşmenin getirdiği karmaşıklığa bağlı olarak, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kimlikler sürekli hareket halindedir ve bu hızlı toplumsal değişim süreci içinde modern yurttaşlık alanını yeniden üretmek için sürdürülen çabalar, farklı kesimleri “entegre” etmekte yetersiz, toplumun bütünlüğünü korumaktan uzak kalıyor. Artık tek bir moderniteden bahsetmek yerine, dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı moderniteler olduğunu söylemek daha gerçekçi görünüyor. Bunun çıkarımı ise modernitenin aktörlerinin çoğul olduğudur. Her şeyden önce, tek bir coğrafî alanla sınırlandırmak anlamayı kısıtlasa da, modernleşme sürecini Batı Avrupa ile özdeşleştirmek mümkündür. İçinde yaşadığımız bugünkü haliyle modernite ve onu ortaya çıkaran modernleşme sürecinin Batı Avrupa’da çok yönlü, çok boyutlu,…
İrvin Cemil Schick Dergimizin geçen sayısında dönüşümlü finansal krizlerin birer istisna olmayıp kapitalizmin varoluş şartlarından kaynaklandığını görmüştük. Bu doğrudur elbette, ama bir de sözü sık edilmeyen bir başka müzmin krizi var kapitalizmin: Bir ahlâk krizi. Biraz da ondan söz edelim. Rupert Murdoch’un basın yayın imparatorluğunun karıştığı skandalın haberlerini haftalar boyunca gazetelerde okuduk. Bu sayıda da Ebru Kayaalp birkaç ülkede güvenlik kuvvetlerini ve hükümeti sarsacak kadar ciddileşen bu olayı inceliyor, ayrıntılarını hatırlatıyor. Bütün bu keşmekeş içerisinde pek gündeme gelmeyen bazı sorular var ki bunları, soruşturmaları yürüten parlamenter komisyonlara, masalarını pür hiddet yumruklayan bakanlara sormak gerekiyor: “Ya ne sanmıştınız? Bunda şaşılacak ne…
Ebru Kayaalp Temmuz ayında, İngiliz tabloid gazetesi News of the World’ün, cinsel saldırıya uğrayıp öldürülen 13 yaşındaki bir kız çocuğunun cep telefonunu dinlediği basına yansıdı. Bu haberden sonra gazetenin sahibi, medya imparatoru Rubert Murdoch hakkında suçlamaların ardı arkası kesilmedi. Eleştirileri azaltmak kaygısıyla Murdoch, 168 yıldır çıkan, 2.6 milyon tirajı ile ülkenin en çok satılan tabloid pazar gazetesi News of the World’ü kapatma kararı aldı. Ancak skandal gün geçtikçe farklı bir boyut kazandı ve Murdoch’ın kendisine isnat edilen suçlarda yalnız olmadığı, siyaset ve emniyet çevrelerinin de bunlara iştirak ettiği ortaya çıktı.
Teyfur Erdoğdu Türkiye’de futbolun içine düştüğü durum gerçekten içler acısı. Ancak sanıyorum hâlâ başta yönetimlerinin arkasında durmaya devam Fenerbahçeliler olmak üzere hepimiz futbol dünyasında neler dönmüş olabileceğini tam olarak algılayamıyoruz. Kısa bir süre içinde daha birçok iplik pazara çıktıktan sonra bugün takımlarına toz konduramayanlar kapalı kapılar ardında neler dönmüş olduğunu şaşkınlıkla öğrenip üzüntü içine gark olacağa benziyor. Eğer sistemde bir kirlilik varsa ve bu kirlilik yaygınsa, herhangi bir takımın da bu kirliliğin dışında kalma ihtimali yoktur. Bu yüzden ikinci lig, amatör küme, birinci lig fark etmeden tüm takımlar az veya çok kirlenmiştir. Nitekim hiç ummadığımız yöneticilerin dışarıda fairplay’e vurgu yaparken…