İbrahim Sediyani Bülent Arınç, 25 Mayıs 1948 tarihinde Marmara bölgesinin Bursa şehrinde dünyaya gelmiş. “Mayıs”, Latince. “25 Mayıs 1948”, Gregoryen takvimi. “Tarih”, Arapça. “Marmara”, Yunanca. “Bursa”, Yunanca. “Şehir”, Farsça. “Dünyaya gelmiş”, leylekçe. Lise eğitimini Manisa kentinde almış ve Manisa Lisesi mezunuymuş.
Yazar: Lewoxx
Doğan Tarkan Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) düzenlediği bir toplantıda Suriye’deki gelişmeler tartışılmış. Toplantı hakkındaki bilgileri BirGün gazetesinden Ahmet Meriç Şenyüz’ün yazısından öğrendim. İlginç bir toplantı olmuş doğrusu. Konuşmacıların bir kısmı “Suriye’de devrim oluyor” derken, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, BirGün Dış Politika Editörü İbrahim Varlı, Faik Bulut ve Cumhuriyet ve Sol Portal yazarı Mustafa Kemal Erdemol buna karşı çıkmış. Toplantıyı ve konuşmaları aktaran Şenyüz de Suriye’de devrim olduğu fikrine karşı çıkıyor. İlk konuşmayı ÖDP Genel Başkanı Alper Taş yapmış ve “Emperyalizmin bölgedeki planlarını da, muhalefetin bazı haklı taleplerini de göz ardı etmemeli” demiş. Doğru, çeşitli emperyalist güçlerin ve alt…
Sinan Özbek Antropologlar homo sapiens sapiens’in yaklaşık 200 bin yaşında olduğunu söylüyor ve ekliyor: Anatomik olarak bugünkü görünümüne sahip insan, bir başka ifadeyle modern insan 50 bin yaşında. Biz bu 200 bin yıllık sürenin çok kısa bir dönemi hakkında nispeten güvenilir bilgilere sahibiz. Çok cömert bir hesaplamayla 10-12 bin yıl öncesi hakkında elimizdeki arkeolojik bulgularla konuşma şansına sahibiz. Bu konuşmaların önemli bir kısmı da yorum olmaktan öteye geçmiyor. İnsanın yerleşik hayata geçmesi tarım yapmaya başlamasıyla oluyor. Bu gelişme de bir buğday türünün ekilip biçilmesiyle Anadolu’nun güneyinin bir kısmın da içine alan “Verimli Hilal Havzası”nda oluyor. Son yılların en önemli arkeoloji…
Ohannes Kılıçdağı Türkiye Ermeni toplumu bir anekdotlar topluluğudur. Ermeni kimliğinden dolayı birçoğunun başından gündelik hayatta yarı komik yarı trajik olaylar geçmiştir. Neredeyse her Türkiyeli Ermeni’nin, hiç değilse ismiyle ilgili olarak anlatacak en az bir anekdotdu vardır. Kendi adıma bunu size hemen ispat edebilirim. Epey bir zaman önce birkaç arkadaşla birlikte şimdi ne fuarı olduğunu hatırlamadığım bir fuara gitmiştik. İçeriye giriş kuyruğunda fark ettim ki kapıda, her nedense, ziyaretçilerin ad ve soyadlarını kayda geçiriyorlardı. Hemen kafamda tartmaya başladım, iki seçeneğim vardı: ya Türkiyeli Ermenilerin çoğu zaman yaptığı gibi bir ‘Türk’ adı uyduracak ve kapıdan ‘kazasız belasız’ geçecektim ya da gerçek ismimi…
Doğan Akhanlı Struma Vapuru 12 Aralık 1942 Cuma günü Romanya’nın Köstence limanından demir aldığında, Alman ordusu Avrupa’nın neredeyse tamamını ele geçirmiş, kuzeyde Leningrad’ı kuşatmış, Moskova varoşlarında durdurulmuştu. Amerika bir gün önce savaşa girmiş, Nazilerin Ultra-Soykırım planı çoktan uygulanmaya başlamıştı. Yüz bine yakın engelli-özürlü 1939 Eylül’ünde gaz odalarında imhanın ilk kurbanları olmuş, 1941 Eylül’ünde Kiev şehrine yakın Babi Yar’da 33.711 kişi kurşuna dizilirken, Auschwitz’te mavi asit de denilen Zyklon B gazı 900 Kızıl Ordu savaş esiri üzerinde denenmiş, Ekim ortalarında Almanya ve Avusturya’dan Yahudi, Roman-Sintilerin toplama ve imha kamplarına sürgünü başlamıştı.
Sayı 6: Mart – Nisan 2012 Güncel KCK Bahane, Hedef BDP! [Şemsi Dinç] AKP’nin İki Yüzü [Şenol Karakaş] Hükümetin İki Zihniyeti [Hüseyin Çakır] Mesut Yeğen ile Söyleşi [Arife Köse] Orta Derecede İngilizce Bilen Bülent Arınç [İbrahim Seydani] Arap Baharı ‘Emperyalizmin Oyunu’ mu? [Doğan Tarkan] Ekonomik Kriz Sona mı Eriyor? [Alex Callinicos] Cinsiyetçilik Tarladan Yönetim Kuruluna: Çalışma Hayatında Kadın [Ümit İzmen] ‘Millî Olmak’ – Cinselliğimizin Milliyetçi Sınırı [Nil Mutluer]
Behçet Çelik Şehir, edebiyat yapıtlarında sadece anlatıcının/kahramanın yaşadığı yer, olayların geçtiği mekân olarak değerlendirilebilecek bir olgu değil. Hatta bazı edebiyat yapıtlarında şehir kahramanın bile önüne geçer, neredeyse yapıtın başkahramanı olur. Kimi zaman da kahramanın arzu nesnesi halini alır – terk edilmiş, ama sürekli özlenen, bir daha ulaşılamayacak olduğu gayet iyi bilinen sevgili mertebesindedir. Bu söylediklerim başka mekânlar için de geçerli. Köy ya da kasaba da kimi yazarların yapıtlarının odağındaki sorunsal olarak dikkat çeker. Bu yüzden gerek şehri, gerekse köy ya da kasabayı, dışsal bir olgu olarak almak doğru olmaz.
Vahap Coşkun Uzun süreden beri Türkiye “yeni anayasa” mevzuu üzerinde konuşuyor. Siyasî partiler, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, gazeteciler, velhasıl hemen herkes, söz anayasaya geldiğinde, Türkiye’nin mevcut anayasa ile yönetilmesinin imkânsız olduğunu ifade ediyor ve yeni bir anayasa talep ediyor. 1982 Anayasası Peki, bu yeni anayasa ihtiyacını doğuran nedir? Farklı toplumsal grupların anayasanın yenilenmesi gereğin üzerinde uzlaşmasının altında hangi sebepler yatıyor?
Elif Çelebi Van depremini takip eden ilk birkaç saat içinde sosyal medya paylaşımlarında daha çok “eden bulur, Allah’ın sopası yok, şehitlerin ahı tuttu” tarzında söylemler kullanıldı. Bu tepkisel yaklaşım sonraki günlerde yerini daha bütünsel bir açıklayıcılık gücüne sahip söylemlere bıraktı. Sosyal medyadaki bu söylem farklılaşması ve çeşitlenmesinin nedenlerinden biri de kendi televizyon programında Müge Anlı’nın söyledikleri ve bu sözler etrafında dönen tartışmalar olabilir: “Canımız istediği zaman boyuna taş atıyoruz. Kuş avlar gibi dağlarda vuruyoruz. Bir şey olduğu zaman hadi Mehmetçik gelsin, hadi polis gelsin diyoruz. Biraz da dengeleri kuralım.. Zor günlerde ah canım cicim. Sonra kuş avlar gibi avlamayalım bunları.…
Baha Coşkun Modern siyasetin merkezî kavramı ulus devlettir. Modern siyasetçilerin ilk görevi ulus devletin inşasıdır. Ulus devletin inşasına teorik ve pratik olarak ulusun inşası ile başlanır, buna paralel olarak da ulus referansından hareket eden devlet inşa edilir. Ulusun inşası dil, din gibi açılarından bir homojenleştirme sürecidir. Bu açılarından farklı olan unsurlar ulusun tarihinde ve vatanında barındırılmaz, yok edilir. Farklı olanların yok edilmesi için devlet tarafından merkezî politikalar uygulanır. Genel ve mecburî eğitim, gazete ve radyo farklı olanların yok edilmesi için geliştirilmiş yumuşak politik araçlardır. Bunların yanında cinayet, katliam, mübadele, mecburî iskân, sürgün, soykırım gibi sert politik araçlar da geliştirilmiştir.