Yazar: Lewoxx

Korhan Gümüş Kentsel dönüşümle ilgili yasal çerçeve (5366 Sayılı Yasa) özel mülklerin kamulaştırılıp tekrar özel kişi ve kurumlara satılmasına imkan sağlıyor. Mülk sahiplerinin evleri düşük bedeller üzerinden kamulaştırılıyor, güya yeni yapılacak binalardan alma hakları var, ama ödeyemeyecekleri kadar yüksek fiyatlardan. Kiracılara ise hiçbir hak tanınmıyor. Böylece insanlar kendi yaşam çevrelerini terke zorlanıyor. Yasalar kültür mirasının korunmasından, depreme karşı güvenli bir yaşam çevresinden söz ediyor, ama uygulamada tersi oluyor. Kültür mirası yok ediliyor, kent spekülasyona açılıyor. Kentsel dönüşüm projelerinin doğrudan yatırımcı-müteahhitlerle geliştirilmesinin bir insan hakları ihlali oluşturduğu söylenebilir. Planların ve projelerin yönetimler tarafından katılıma açılmadan, farklı seçenekler ortaya konmadan gerçekleştirilmesi demokratik…

Read More

Yalçın Ergündoğan Taner Akçam’ın yeni kitabı, The Young Turks’ Crime Against Humanity: The Armenian Genocide and Ethnic Cleansing in Ottoman Empire (Genç Türklerin İnsanlık Şuçları: Ermeni Soykırımı ve Osmanlı İmparatorluğunda Etnik Temizlik), Princeton University Press tarafından Amerika’da yayınlandı. Kitabı üzerine konuşması için ABD’deki pek çok üniversiteden davet alan Akçam’dan edindiğimiz bilgiye göre, pek çok konuda bir “ilk” olma özelliğine sahip olan kitapta 600’ün üzerinde Osmanlı belgesi tanıtılıyor ve 1915 etrafındaki bazı olaylar bu belgeler ışığında yeniden anlatılıyor. Kitap, değiṣik ülke arṣivlerinde bulunan belgelerin de paralel bilgiler verdiğini ortaya çıkarıyor. Böylece, Osmanlı belgeleri ile Amerika ve Almanya baṣta olmak üzere yabancı…

Read More

Yalçın Ergündoğan WikiLeaks’in ‘Stratfor’ dosyasını açmasıyla, Coca-Cola’nın ‘Gölge CIA’ diye bilinen Stratfor’a hayvan hakları örgütü PETA’yı izletmiş olduğunu öğrendik. Stratfor’un sayısız büyük müşterilerinden Coca-Cola, hayvan haklarını savunan ve dikkat çekici protestolarıyla öne çıkan ABD merkezli ‘Hayvanlara Etik Davranış için Mücadele Edenler Birliği’ni (PETA) izletmiş ve örgüt hakkında istihbarat istemiş. FBI da, 2005 yılında ABD’nin en büyük tehlikesinin, çevreciler ve hayvan hakları savunucuları olduğuna ilişkin bir alarm vermişti. FBI yetkililerinin en çok üzerinde durduğu iki grup, Hayvan Kurtuluş Cephesi (Animal Liberation Front, ALF) ve Dünya Kurtuluş Cephesi (Earth Liberation Front, ELF) olmuştu. Egemen güçler tarafından bu denli tedirgin edici bir hareket olarak görülmeye başlanan hayvan hakları…

Read More

Bu yazı Ferhat Kentel, Meltem Ahıska ve Fırat Genç’in hazırladığı Milletin bölünmez bütünlüğü: Demokratikleşme sürecinde parçalayan milliyetçilik(ler) kitabında (TESEV, İstanbul, 2007) yer alan görüşmelerden derlenmiştir. Köşeli parantezler görüşmeler sırasında araştırmacıların yönelttiği sorulardır. “Tabii, Türkler, Müslümanlar efendisi yani, sahibi memleketin, bir üstünlüğü var yani.” (Sami, 43, öğretmen, Çanakkale) “Biz bilmezdik etnik metnik ayrılık”… yoksa “bilir miydik?” “Tabii, biz doğduk büyüdük, kendimizi dinî açıdan İslam, ‘Ne mutlu Türk’üz!’ cümlesiyle de biz büyüdük. Ta ki son on yıllara gelene kadar ne bir etnik ayrılık, ne de ‘Sen daha iyi Müslümansın’, ‘Ben daha iyi Müslüman’ım’ diye bir ayrılık vardı bu ülkede. Ama dünyadaki şartlar,…

Read More

Nabi Yağcı Arap Devrimleri henüz yanıtlarını bilemediğimiz yepyeni sorular koydu önümüze. Doğuracağı siyasî sonuçlar ne olursa olsun, öyle sanıyorum ki şimdiden ortaya koyduğu gerçek, Aydınlanma’yla hegemonyasını oluşturan klasik Batı-merkezli düşüncenin dayandığı  paradigmanın artık dünyayı açıklama otoritesini yitirdiği gerçeğidir. Bu durum sol üstüne bizleri de radikal eleştirel düşünmeye davet edicidir. Ama hemen söylemeliyim ki, radikallikten geçmişin reddini, yeni ve temiz bir sayfa açmayı anlamıyorum. Batılı olmayan bir ülkenin insanları olarak Batı-merkezli düşüncenin paradigmik ve kavramsal eleştirisi gereklidir. İnsanı somut ve bütünsel (ontolojik temelde antropolojik) bir varlık olarak ele almayan,  özne-nesne, düşünce-madde, akıl-tin, teori-pratik düalizmiyle insanın varlık bütünlüğünü parçalayan klasik dünya tasavvurunun…

Read More

Aysim Türkmen İstanbul’un büyük bir bölümü bugün apartkondular (gecekonduların kat çıkmalarıyla oluşmuş apartmanlar) tarafından şekillendirilmiştir. Bu kent formu, ANAP iktidarının şehir popülizmi sonucunda oluşmuştur. Yani her seçim döneminde iktidarın tavizler vererek kentlinin kent toprağı üzerinden rant sağlamasına göz yumma politikasıyla oluşturduğu bir durum. Şehrin daha az göze çarpan gelişimi ise, mülk sahiplerinin küçük ölçekli müteahhitlerle anlaşarak evlerini kat karşılığı apartmanlara dönüştürdükleri bir yapılanmadır. İstanbul 2000’lere kadar bu şekilde dönüşürken, kentliler ev sahibi olmanın tek alternatif olarak düşünüldüğü bu model içinde yaşamaya, bu tarz bir mülkiyet ve dönüşüm tarzı içinde düşünmeye, kent ve yaşam mekânlarını bu şekilde algılamaya alıştı. Bu modelde…

Read More

Roni Margulies Adalar, evrim sürecinin laboratuvarı gibidir. Anakarada yaşayan bir hayvan, böcek veya tohum, denize düşen bir kütüğün üzerinde kalıp veya rüzgâra kapılıp suları aşar ve normal koşullarda ulaşılması zor olan bir adaya varırsa, geride kalan türlerinden hızla farklılaşmaya başlar. Adanın farklı koşulları onu hemen öldürmezse, o koşullara uyum sağlamaya başlar, zaman içinde bambaşka ve sadece o adaya özgü bir hayvan, böcek veya bitki haline gelir. Adalarda, özellikle ücra adalarda hayvan ve bitki örtüsü bu nedenle her zaman çok çeşitli, çok farklı ve çok renklidir. Adayı insanlar keşfedene kadar! Afrika’nın doğu kıyısındaki Mauritius adası da böyleydi. Portekizliler ve Hollandalılar 16.…

Read More

Mustafa Arslantunalı Hikâyelere bayılırız. Bizler de hikâyelerden yapılmışızdır çünkü. Benlik dediğimiz şey, bir bakıma kendimize dair kurmacalardan, kurgulardan, anlatılardan oluşur. Uzun kış gecelerinde anlatılan masallara, dilden dile dolaşan destanlara, romanlara, öykülere, filmlere, dizi filmlere, ve daha önemlisi dedikodulara, söylentilere, komplo teorilerine… düşkünlüğümüz hep bundandır. Kendine şanlı geçmişler, kanlı mezalimler, altın çağlar uyduran ulus devletler gibi, bu anlatıyı gerçeklikle çarpıştıra çarpıştıra, hikâyeyi her seferinde değiştire değiştire yaşar gideriz – çarpışmalar, değiştirmeler sancılı olsa da, kimi zaman hakikatle hikâye bambaşka yerlere savrulsa da… En küçüğünden en büyüğüne, bütün hikâyeler eninde sonunda gerçekliğin mihenk taşına vurulur. Adem’le Havva’nın torunları olduğunuza, dedelerinizin Orta Asya’dan…

Read More

Barış Uzun Modernite’nin toplumsal varoluşu bütün boyutlarıyla kompartımanlara ayırdığını söylersek bu, kuşkusuz genelleme oluşundan ötürü eksik, ama yine de uygun bir başlangıç ifadesi olacak. Din, bu kompartımanlardan biri olarak kendisine çizilen sınırlar içinde yeniden tanımlanmıştır. Aydınlanma’nın rasyonalitesi içinde din, salt bir metafizik ve tanrısallık ile malûl öte-alemsel bir olgu olarak dünyevî süreçlerden dışlanmış, bireysel alana ve tapınaklara hapsedilmiştir. Bu, kültürel bir vaka olduğu kadar, aynı zamanda toplumsal ve dolayısıyla politiktir. Zira Avrupa’nın bir uygarlık merkezi olarak dünya sahnesine çıkışında Katolik Kilisesi’nin dogmaları ve hegemonyası ile girişilen, toplumsal sınıfların etrafında kümelendiği bir iktidar-sınıf mücadelesine şahit oluruz. Bu mücadeleye dinlere karşı yükselen…

Read More

Kelemet Çiğdem Türk “Kafkasya’ya sahip olma fikri Rus tarihinde kalıtsal bir tutkuya dönüşmüştü.” (R. A. Fadeyev – Kafkasya Mektupları) Elbruz’un eteğinde başlayan hayatları yaşadıkları “soykırımla” sürgün yollarında devam eden Çerkeslerin hüzünlü hikâyesidir bu. İşgalci Ruslara karşı 300 yıl devam eden özgürlük savaşının kaybedilmesiyle soykırıma uğrayan Çerkeslerin sağ kalanlarından yüzde yetmişinin topluca sürgün edildiği tarihtir 21 Mayıs 1864. Kuzey Kafkasya’nın gemi yanaşabilen Soçi, Novorosisk, Anapa, Zelencuk, Tuapse, Adler, Sohum kıyıları Çerkeslerin anayurtlarından koparılış limanları olmuş, bu limanlardan kalkan gemiler Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Kefken sahillerine binlerce Çerkes’i taşımıştı. Sağlıksız koşullarda limanda bekletilen binlerce insan derme çatma gemilere zorla bindiriliyor, kapasitesinin üç-dört…

Read More