Yazar: Lewoxx
SAYI 12: NİSAN – HAZİRAN 2014 Seçimlerin ardından… Seçimlerin ardından… – Şenol Karakaş Seçimler ve Ekonomi – Ümit İzmen Aslına Rücu Eden AKP – Ozan Tekin Halkın toplumsal belleği ve Sol – Roni Margulies Türkiye’de Solculuğun Trajedisi – Besim Dellaloğlu *** Kentsel Dönüşüm ve Okmeydanı – Korhan Gümüş #DirenMarul ya da Üç Bostanın Hikayesi – Cengiz Özdemir İstanbul’un Fethi – Bir Tahayyülün Anatomisi – Levent Geçkalan Gürbüz Türk Çocuğu ve Ulus – Kathryn Libal Ukrayna – Papaz Gapon’un Hayaleti – Oktay Orhun 1964 Dosyası Bir zamanlar Rumlar vardı – Cengiz Aktar İstisna mı süreklilik mi – Elçin Macar Kovmakla biter – Samim Akgönül Göç eden kent kimliği – İlay Örs Lakis Vingas ile 1964 hakkında söyleşi 20 Kilo 20…
Barış ve çözüm süreci bir süredir Gezi Parkı direnişinin gölgesinde kaldı. Kimse barıştan ve çözümden bahsetmez oldu. Ama süreç buna rağmen ilerledi. Sürecin bu aşamasında PKK savaşçılarını sınır dışına çekeceğini söylemişti ve sistemli bir şekilde bunu gerçekleştiriyor. Şimdiye kadar ciddiye alınabilecek hiçbir olay olmadı, hiç kimse ölmedi. Gerillalar “geldikleri gibi gidiyorlar.” Çekilmenin bu şekilde devam edeceği belli. Şimdi artık top hükümette. Adım atması ve karşılık vermesi, süreci daha ileri doğru geliştirmesi gerekiyor. Hükümet hangi adımı atmalı? Cevap açık: demokratikleşme, normalleşme! Hapishanelerde hâlâ çok sayıda KCK tutuklusu var. Ve bu tutukluların çoğu, haklarında istenen cezadan daha uzun süredir tutuklu durumda. Bir…
Şenol Karakaş Gezi Parkı’nda 27 Mayıs günü ağaçların sökülmesi girişimine karşı 10 kişilik bir grup oturma eylemine başladı. Eylem bir hafta içinde 70’i aşkın ilde 400’den fazla noktada yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı gösterilere dönüştü. AK Parti hükümetini tarihinin en önemli siyasî kriziyle karşı karşıya bırakan bir hareket şekillendi. Neoliberal kibir Bu hareketin şekillenmesi bir gün içinde olmadı. ‘Neoliberal kibir’ diye tanımlayabileceğimiz bir dizi uygulama, toplumda büyük bir tepkiyi biriktirdi. Tepkinin ilk nedeni, başbakanın üslubu: Dışlayan, %50’lik oy desteğine yaslanarak “dediğim dedikçi” olan, “aşağılayan”, umursamayan, kendisi gibi düşünmeyen insanları böcek yerine koyan eğilimi. Bu eğilim, neoliberal uygulamalarla ve toplumun çeşitli…
Tolga Tüzün Biber gazından, TOMA’dan, tazyikli sudan, gözaltından, kısaca polis teröründen korkmuyorlar. Gezi Parkı’nda ilk gün direnenler, ertesi gün yanlarına gelen yüzlerce genç, daha sonra sokakları dolduran ve polisi ve onunla beraber devleti Taksim’den kovalayan binler, onbinler korkmadı, korkmuyor. On binler, yüz binler birgün yeter deyip sokağa çıktığında devlet tası tarağı toplayıp gider. Gezi Parkı’nın direnişçileri bize bunu öğretti. Devlet şehrin merkezini on üç gün terkettiğinde, o terkedilen meydandakiler bize başka bir dünyanın mümkün olduğunu; bize öğretilen, izin verilen hayallerden ötede bir yaşam olduğunu öğretti. Gezi Parkı’ndaki izinsiz yıkıma tepki veren ilk direnişçilerin yanına eklenen on binlerin hepsinin kendine göre…
Aydın Uğur Gezi Parkı direnişini küresel düzlemde son dönemlerde görülen benzer eylemlerden ayıran kendine özgü yanları var. Bunları, şimdilik, bir kenarda tutalım. Önce, Gezi Parkı’nın Zuccotti Parkı’nda, Tahrir, Puerta del Sol ve Syntagma meydanlarında ve en yeni olarak da Brezilya’da baş gösteren direniş hareketleriyle paylaştığı özelliklere bakalım. Hepsi, kentli kalabalıklarca, kent ortamının sağladığı zeminlerde biçimlenen hareketler. Hepsinde geleneksel siyasal partilerin gösteri düzeninin, protesto usullerinin ötesine taşan, geleneksel parti örgütlenmelerinin kalıplarına sığmayan bir davranış ve üslup hakim. Hepsi, büyük ölçüde, öngörülemez biçimde patlayıveren, mevcut siyasal sistemin bünyesinde kendilerini ifade fırsatı bulamayan kitlelerce gerçekleştirilen eylemler. Hepsi, bildiğimiz “kitle”den ziyade “kalabalık” tanımına daha…
Sayı 10: Temmuz – Ağustos Çözüm Süreci Çözüm Süreci İlerlemelidir Hepimiz Türkiyelileşmeliyiz – Ergün Eşsizoğlu Ali Bayramoğlu ile Söyleşi: “Gezi Parkı ve Barış Süreci” [Arife Köse] #direngeziparki Korku Duvarını Aşan Bir Hareket [Şenol Karakaş] Gelmekte Olan Hareket [Berk Efe Altınal] Taksim Günleri [Hasan Pehlivan] Gezi Parkı Direnişçileri [Tolga Tüzün]
Ümraniye’de 2007’de ele geçirilen el bombalarının ardından, birbirinden bağımsız olaylarmış gibi görünen Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırıları, JİTEM’in işlediği cinayetler ve Fırat’ın doğusundaki ölüm kuyuları, kozmik oda, Hrant Dink, Rahip Santoro ve Zirve Yayınevi cinayetleri ve darbe planlarının nasıl aynı büyük bir planın parçaları olduğunu gördük. Ergenekon davası bu ülkenin konuşulmayan ‘faili meçhul’ tarihinin davasıydı. Ancak, Ergenekon davası hakkında bundan üç yıl önce konuştuklarımız ile bugün konuştuklarımız artık farklı şeyler. Dava başladıktan hemen sonra, bu davayı itibarsızlaştırmaya çalışan mekanizma da işlemeye başladı; yer altına gömülen silahlar “boru”, ele geçirilen belgeler “kağıt parçası”, darbeciler “tutsak gazeteci”ydi. Buna bir de iktidarın kendi…
Ömer Faruk Kalaycı Yıllar önce tiyatro sahnesinde rahmetli Tekin Siper “Bize adam gibi bir sol lazım” gibi bir cümle etmişti de, hemen hepsi “Beyaz Türk” diye tabir edilen eğitimli ve zengin izleyici kitlesi alkışı patlatmıştı dakikalarca. Usta oyuncu o sözleri maden emekçisinin, tersane işçisinin ya da hızlı bir sendikacının ağzından söylemiyordu. İşadamını canlandırıyordu. * O zaman çok şaşmıştım bu çelişkiye. Sol dediğin “zincirlerinden başka kaybedecek şeyi olmayanların” şiş göbekli burjuvaların yakasına yapışıp analarının ak sütü gibi helal haklarını söke söke almaları değil miydi? İşadamı neden “adam gibi bir sol” talep eder yahu? Hadi o tiyatro oyunu. Ya salonu dolduran, “zincirlerinin…
Hrant Dink, öldürülmeden önce Agos gazetesinde yayımlanan son yazısında şöyle diyordu: “Ne diyordu Dışişleri Bakanı Abdullah Gül? Ne diyordu Adalet Bakanı Cemil Çiçek? ‘Canım, 301’in bu kadar da abartılacak bir yanı yok. Mahkûm olmuş, hapse girmiş biri var mı?’ Sanki bedel ödemek sadece hapse girmekmiş gibi… İşte size bedel… İşte size bedel… İnsanı güvercin ürkekliğine hapsetmenin nasıl bir bedel olduğunu bilir misiniz siz, ey Bakanlar..? Bilir misiniz..? Siz hiç mi güvercin izlemezsiniz?” Devlete böylesine isyan eden Hrant Dink bu ülkede yaşayan insanlara bir o kadar güveniyor ve aynı yazıda şöyle diyordu, “Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama…