Berna Tezcan – Özden Dönmez
Toplumun kadınlar ve erkekler olarak bizden beklediği roller ve davranışlar var. Bu rollerin içselleştirilmesinde çocukken oynadığımız oyun ve oyuncakların payı azımsanmayacak kadar yüksek. Çocukluğun verdiği masumiyetle oyuncak sektörünün ürettiği oyuncaklarla oynarken, toplumun bizden istediği cinsiyet rol ve davranışları farkında olmadan yaşıyoruz, büyüdüğümüzde bunun derin bir eşitsizlik yaşatacağını bilmeden. Büyümenin önemli bir parçası olan oyun, çocukları eğlendiren, aynı zamanda taklit yeteneklerini geliştirerek onları geleceğin yaşantısına hazırlayan önemli bir araç. Oyunun malzemesi olan oyuncaklar da bu gelişimi hızlandırarak çocukların dünyayı keşfetmelerinde üstlendikleri rolleri pekiştirmelerini sağlayacak etkili bir araç. Oyun ve oyuncaklar kültüre, ekonomiye, tarihsel dönemlerin özelliklerine, cinsiyete, sınıflara göre değişim gösteriyor.
Oyuncağın tarihine baktığımızda, ait oldukların çağın özelliklerini yansıttıklarını görüyoruz. İlk oyuncaklar taş, kemik, kil ve tahtadan yapılmış. Sonra kumaşlar ortaya çıkmış. Ortaçağ’a gelindiğinde, oyuncakları dövülmüş demirden yapılmış atlar, şövalyeler ve porselenden yapılmış bebekler şeklinde görüyoruz. Sanayi devrimiyle birlikte metal levhalar oyuncak üretimi için kullanılıyor. Astronot ve roket oyuncakları tam da bu dönemde ortaya çıkıyor. İnsanlık hangi dönemi yaşıyorsa o dönemin yansımasını oyuncaklarda görebiliyoruz. Her ne kadar antik çağlarda oyuncaklar varsa da, oyuncak tüketiminin sanayi devrimiyle birlikte ilerlediğini görüyoruz. Sanayi devriminin ardından oyuncakların toplumsal ve kültürel anlamda şekillendirici rolleri artmaya başlıyor.
Teknolojinin kendini her gün ve hızla yenilediği günümüzde de, çocukların tablet, akıllı telefonlar, bilgisayar oyunları, televizyon, playstation ile geçirdiği zamanlar giderek artıyor. Her geçen gün oyuncağa harcanan para çoğalıyor. Yapılan araştırmalar en çok talep edilen ürünlerin, çizgi film karakterleri ile bağlantılı ürünler olduğunu gösteriyor. Okan Üniversitesi’nin Çocuk Gelişimi Bölümü’nün 2014 yılında yaptığı araştırmada, televizyondaki çocuk kanallarında gösterilen reklamların içeriğinde yüzde 77’sinin cinsiyetçi kalıp yargılarına uygun olduğu sonucuna varılmış. Araştırmanın sonucuna göre, “Oyuncak reklam metinlerini incelediğimizde erkek çocuklarına dünyayı kurtarma, maceracı, güçlü ve kazanan kişi rolleri, kız çocuklarına ise prenses olmak isteyen, sihir, büyü yapan, güzel olmaya çalışan ve parti düzenleyen kişi rollerinin yüklendiği” görülmüş.
Pembe ve mavi
Anne babalar da oyuncağın çocuğun yaşından çok cinsiyetine uygun olup olmadığıyla ilgileniyor. Sterotipler her zaman başı çekiyor. Örneğin, yirminci yüzyıldan önce kız ve erkek arasında renk ayırımına rastlanmıyor. Genelde kullanılan ortak renk beyaz. Tekstil endüstrisindeki gelişmeyle birlikte kıyafetler renklenmeye başlıyor. Mavi ve pembe 1940’larda ortak kullanılırken, 1970’lerle birlikte pembe rengin kıza, mavi rengin erkeğe uygun olduğu (tekstil, oyuncak, dekorasyon, okul araç-gereçleri) düşünülmeye başlanıyor.
Bebekler doğar doğmaz, hatta cinsiyetin hamileliğin üçüncü ayından itibaren öğrenilmesiyle birlikte, anne babalar kız çocukları için pembe giysiler, battaniyeler, biberon, oyuncak, erkek çocukları için bunların mavi olanlarını almaya koyulur. Diş kaşıyıcının bile femineni, masküleni aranır.
Cinsiyetin öğrenilmesiyle başlayan bu süreç cinsiyetçiliğe giden yolun da taşlarını örüyor. Tokalar, kalem kutuları, çantalar, çoraplar, defter ciltlerinden odalarının duvar rengi ve yatak çarşaflarına kadar her şey pembe. Kız çocuklarında bir pembe çılgınlığını olduğunu söyleyebiliriz, ama başka seçenekler de mümkündür. Kızlar bütün renkleri özgürce seçip kullanabilirken, erkekler pembe rengi seçemez. Seçerlerse, bir tarafta akran zorbalığına maruz kalırlar, diğer taraftan yetişkinlerin homofobik eğilimlerinin hedefi olurlar. Bir kız çocuğu süperman ile oynuyorsa pek sorun olmaz, ancak erkek çocuk barbi’nın saçlarını taramaya çalışıyorsa alarm zilleri çalar.
Evcilik köşesi, araba ve tamir köşesi
Oyuncak mağazaları da reyonlarını cinsiyet ayırımına göre belirliyor. Bu ayrımın satışları ve kârı daha çok artırdığı söyleniyor. Kız çocuklarının reyonları pembeye boyanmış, simlerle dolu ev eşyaları, aynalar, takılar, makyaj malzemeleri, barbi bebekler ve onların kıyafetleri ile döşenmiştir. Erkek çocuklarının reyonları ise deney setleri, hayvan figürleri, elektronik ya da mekanik oyuncaklar, trasformers, makstill gibi güçlü, kötülere karşı dövüşen kahramanlar ve uzay, itfaiye ve polis oyuncakları ile doludur. Okul öncesi eğitimde de oyuncaklar eğitimin bir parçasıdır. Sınıflarda oyuncaklar farklı köşelere (evcilik köşesi, araba ve tamir köşesi gibi) yerleştirilmiştir. Genellikle oyun saatinde kızlar evcilik köşesine, oğlanlar arabalara ya da tamir köşelerine doğru gider.
Bir oyuncak mağazasında kız ve erkek çocuk yazılarını görseniz de görmeseniz de zaten renklerden bu bölümleri anlamanız mümkündür. Erkek çocuğunuza mutfak seti almanız ya da içinde renkli güzel kekler olan Lego’lar almanız için çok “cesur” davranmanız gerekir. Hemen hemen bütün oyuncak mağazaları bu şekilde tasarlanmıştır. Mağaza öyle yapmasa da, oyuncak firmaları zaten ebeveynleri aracılığıyla çocukları yönlendirir. Örneğin Lego’nun büyük bir mağazasında bu ayrımı görmek çok kolaydır. Zaten Lego da bunu inkâr etmiyor ve tanıtım broşürlerinde oyuncakları tanıtırken “kız çocukları için uygun”, “erkek çocukları için uygun” diye baştan ayrım yapıyor.
Oyuncak dünyasında önemli bir paya sahip olan Lego, 1978 yılında Lego minifigürlerini piyasaya sürmüştür. “Lego tuğlaları gibi modüler tasarlanmış olan Lego minifigürlerinin başları, başlık veya saçları, elleri, kolları, kasık ve bacakları takılıp çıkarılabilmekte; baş, el, kol ve bacakları hareket edebilmekte ve belirli parçaları Lego tuğlalarına monte edilebilmektedir. Sarı gülen yüzleri ve köşeli bedenleri ile Lego minifigürleri temel olarak herhangi bir cinsiyet ibaresi taşımaz. Cinsiyetsiz birer ütopik insan figürü olarak görülebilecek bu oyuncakları cinsel olarak birbirinden ayırmanın kesin fiziksel bir yolu yoktur. Bu bağlamda değerlendirilebilecek tek farklı fiziksel özellik uzun ve kısa saç parçalarıdır ki, bunlar da toplumdan topluma değişen değer yargıları nedeni ile kesin bir gösterge oluşturamaz. Ancak yine de uzun saçlı Lego karakterlerinin feminen bir görüntüsü olduğu kabul edilirse, Lego’nun ilk minifigürlerinin piyasaya çıktığı yıl ilk ‘Lego kadınları’ da piyasaya sürdüğü söylenebilir. Dahası, bu kadınlar erkek meslektaşları ile birlikte zor mesleklerde çalışan karakterler şekilde konumlandırılmıştır.” (Tonguç İbrahim Sezen, “Lego Oyuncaklarında Toplumsal Cinsiyet Temsili”, Atılım Sosyal Bilimler Dergisi, sayı: 1, cilt: 2).
Daha sonraki yıllarda Lego’nun pazarlama stratejisi oldukça değişir. Görece cinsiyetsiz olan Lego figürleri bıyıklı, sakallı, takım elbiseli erkekler haline gelir, Lego kadınları daha yuvarlak hatlı olmaya başlar. İlk yıllarında erkek ve kız çocukların aileleriyle birlikte oynayabilecekleri inşa oyunu olan Lego, hem cinsiyet ayrımcılığının çok görüldüğü hem de militarist bir hâl almaya başlar. Günümüzde ürettikleri korsan, uzay, polis gibi bazı serilerde hemen hemen hiç kadın karakter bulunmuyor.
Erkeklere kılıç, kızlara bebek
Yapılan araştırmalar kız ve erkek çocukların oynadığı oyun ve oyuncakların, gelecekte yapacakları meslek seçimini ve toplumsal rollerini belirlemede etkisi olduğunu gösteriyor. Erkek çocuklar mekanik oyuncaklar ve strateji oyunları ile soyutlama yeteneğini geliştiriyor; büyüdüklerinde de daha çok matematik, mühendislik, ekonomi, bilgisayar ve çeşitli bilim dallarında çalışmak istediklerini söylüyorlar. Kızların ise bu alanlardaki tercihleri erkeklere oranla daha az ve sosyal bilimleri daha çok tercih ediyorlar.
Yine Lego’nun 2012 yılında piyasaya sürdüğü Friends serisi ile kızlara, alışveriş, makyaj, kafe, tasarım stüdyosu, köpek kulübesi, fırın, havuz, ağaç evi, güzellik salonu, veteriner ve çekirdek ailenin yaşadığı evi uygun görmüşler. Üstelik Lego’nun “kızlara özel” Friends serisinde sınırlı sayıda erkek karakter var. Friends’in evlerinden birinde kadın mutfakta, erkek de salonda oturmuş gazetesini okuyor. (resim)
Lego’nun kızlara dönük ürettiği oyuncakların birleştirilmesi daha basit. Diğer serilerinden farklılık gösteriyor. Erkek çocuk serilerinde itfaiye, polis gibi figürler var. Üstelik bazıları “yıkım” serisi. Kolayca yıkılabilmesi için tasarlanmış.
Sadece Lego değil, diğer oyuncak figürleri de aynı süre içinde benzer değişimlere uğramış. Çocuk kanallarında aşırı pembe, aşırı mor ve aşırı simli gördüğümüz karakterler ilk çıktıklarında sadece “renkli” imiş. Bütün bu oyuncakların 2000’li versiyonu aynı zamanda çizgi film karakteri olarak da karşımıza çıkıyor. Çilek kızın çizgi filmindeki beş ana karakterin meslekleri şöyle: Pastacı, kuaför, dans eğitmeni, kitapçı, modacı/butik sahibi.
Sadece oyuncaklar değil, çocuklar için üretilen yoğurtlu içeceklerin ambalajı bile gerçekte oyuncak: Erkek çocuklara süper kahramanlı, kız çocuklara süper kadınsı. Oyuncaklardaki bu yeni barbileşme süreci ve bu yeni barbileşen bebeklerin yaptığı işler cinsiyetimizin yapabileceklerinin sınırlarını belirlemeye çalışıyor. Hiçbir oyuncakçı web sitesinin erkek çocuk sekmesinde ya da mağazanın reyonunda tencere seti bulunmaz. Hepsinde karşımıza çıkan ilk kategori erkek-kız ayrımı oluyor: Kız çocuk kategorisinde bebekler, evcilik, erkek çocuk kategorisinde silahlar, süper kahramanlar.
Cinselleştirme protestosu
Ancak bütün bu olan bitene çeşitli tepkiler de verilmiş.
Lego’nun Friends serisinin kamuoyuna duyurulmasının ardından tepkiler gelmeye başlar. Bu tepkilerin en önemlilerinden biri yetmişin üzerinde örgütün bir araya gelerek oluşturduğu ve medyada kadının cinsel bir obje olarak konumlandırılmasına karşı çalışan Sexualization Protest: Action, Resistance, Knowledge (Cinselleştirme Protestosu: Eylem, Direniş, Bilgi) veya “SPARK” isimli platform olur. SPARK’ın 2012 yılında yazdığı mektup 55 bin imza toplar ve Lego yetkilileriyle görüşürler. Üç ana talepleri vardır. 1- Lego setlerinde daha çok kadın karaktere yer verilmesi; 2- Reklamlarda kız ve erkek çocuklar ayrı ayrı değil ortak temalarla birlikte gösterilmesi; 3- Son Friends serisinde karakterlerin toplumsal cinsiyet rollerinden farklı rollerde gösterilmesi.
Oyuncaklardaki cinsiyet ayırımını irdeleyen, alternatif ürünler tasarlayan Amerikalı mucit ve yazılım geliştiricisi Janese Swanson kız çocukları için teknolojiyi daha cazip hale getirmeyi amaçlayan eğitsel oyunlar şirketini kurmuş. Cinsiyet konularında ürün tasarımları yaparak ezberi bozmaya çalışmış. Janese Swanson’un şu sözü durumu özetliyor: “Erkekler doktor olurken, kızlar hemşire oluyor; erkekler futbol oyuncusuyken, kızlar amigoluk yapıyor. Erkekler yeni icatlar yaparken, kızlar icat edilen cihazları kullanıyor. Erkekler tamirat yaparken, kızlar bozulan şeylerin tamir edilmesini bekliyor. Erkekler cumhurbaşkanı olurken, kızlara first lady’lik düşüyor.”
Gerçekten de kız çocukları için dış görünüş, güzellik, zarafet, iyi bir ev hanımı ve anne olmaya yardımcı olacağı varsayılan oyuncak tasarımları çoğaldıkça, toplumdaki edilgen konumlarını kabullenme baskısı devam edecek. Kız çocuklarının ilgisini bilim, mühendislik, bilgisayar, matematik gibi alanlara çekmek mümkün. Çocuklar yetişkinlerin dünyasını oyun ve oyuncaklarla anlamaya çalışıyor. Bırakalım da istedikleri dünyayı istedikleri gibi keşfetsinler. Erkek çocuklarının bebeklerle de oynadığı, pembe de giyebildiği, kız çocuklarının deney setleriyle de oynayıp pembenin esaretinden kurtulduğu bir dünya mümkün olabilir.