Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin en başında Thomas Jefferson’un kaleme aldığı şu eşsiz sözler vardır: “Bizler şu gerçeklerin açık olduğuna inanıyoruz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşamak, özgür olmak ve mutluluğun peşinde koşmak hakları yer alır.”
Doktor Benjamin Rush (1746-1813), Bildirge’nin imzacılarından biridir, Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı yapmıştır ve Amerika’da “Psikiyatrinin Babası” olarak bilinir. Amerika Psikiyatri Derneği’nin resmî logosunda bugün bile Rush’ın portresi yer alır.
Rush’ın ırkçı olduğunu iddia etmek zor. Amerika’daki ilk kölecilik karşıtı derneğin kurucuları arasında bulunduğunu, siyahların düşünsel veya ahlakî açıdan beyazlardan farklı olmadığını savunduğunu biliyoruz. Yaşamının hemen hemen bütünü, gerçek bir aydınlanma düşünürü, gerçek bir özgürlük taraftarı olduğunu kanıtlıyor. Bütünü değil ama; hemen hemen bütünü.
Rush, 1792 yılında Amerikan Felsefe Derneği’nin toplantısında sunduğu bir tebliğde, siyahların ten renginin negritude (“zencilik”) adını verdiği ve cüzzamın hafif bir biçimi olduğunu tahmin ettiği bir rahatsızlıktan kaynaklandığını anlatır. Tebliğ, “Observations Intended to Favour a Supposition That the Black Color of the Negroes Is Derived from Leprosy” (Zencilerin Siyah Renginin Cüzzamdan Kaynaklandığı Düşüncesini Desteklemek Amaçlı Gözlemler) başlığıyla Dernek tarafından yayınlanır. Rush, hastalığın tedavisinin “beyazlaşmak” olduğunu düşünür. Yaptığım araştırmalarda kaç kölenin bu tedavi yöntemiyle iyileştiği hakkında bir bilgi bulamadım.
Drapetomani
Sözü geçen tebliğde Rush’ın gözlemlerinden biri şöyle: “Edindiğimiz bilgilere göre, Afrikalılar köle olarak çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra bazı durumlarda akıllarını kaçırıyorlar.”
Bu delirme durumu hakkında Rush fazla bir yorumda bulunmamış olmakla birlikte, meslektaşı Dr. Samuel Cartwright 1851 yılında (köleliğin Amerika’da yasaklanmasından 14 yıl önce) konuya açıklık getirir. Cartwright, kölelerin sık sık kapıldığı drapetomani hastalığının kâşifidir. Louisiana Tıp Derneği’nin bir toplantısında “Zenci Irkının Hastalıkları ve Özellikleri” başlıklı tebliğinde hastalığı tarif etmiştir.
Louisiana eyaletinin yerlisi ve siyahların tıbbî bakımı konusunda önde gelen bir uzman olan Cartwright, drapetomani’nin yanı sıra yine siyahlara özgü olan dysaethesia aethiopica hastalığını da keşfetmiştir.
Drapetomani, kölelerin kaçmasına yol açan hastalıktır! Kaçmalarının başka bir nedeni olamayacağına göre, elbette hastadırlar! Cartwright, keşfettiği hastalığın ismini Yunanca “firar eden kişi” anlamına gelen drapetis kelimesinden türetmiştir. “Bu hastalık tıbbî otoritelerimiz tarafından bilinmiyor olmasına rağmen, tanısal semptomları, yani kölelerin hizmetten kaçması, pamuk tarlalarımızın sahipleri ve kâhyaları tarafından iyi bilinmektedir” diye yazar. “Zencinin işten kaçmasının sebebi,” der, “çoğu zaman diğer zihin hastalıkları gibi bir hastalıktır ve çoğundan daha kolay tedavi edilebilir.”
Cartwright, hastalığın ön belirtilerini ve alınması gereken önlemleri de saptamıştır. “Somurtkanlık” ve “memnunsuzluk” kölenin drapetomaniye yakalanmak üzere olduğunun göstergeleridir. Doktor, hastalık emareleri göstermeye başlayan kölelerin, tedavi amacıyla, kırbaçlanmasını önerir.
Cartwright’ın tebliği yayımlanır ve yaygınca okunur. Tüm Amerika’nın o dönemde bile ırkçı manyaklardan oluştuğu izlenimi vermek istemem. Tebliğ çok okunur, ama ciddiye bile almayanların sayısı da çok olur. Örneğin Frederick Law Olmsted, A Journey in the Seaboard Slave States (1856, Köleci Eyaletlere Bir Yolculuk) adlı kitabında beyaz kölelerin de bazen kaçtığını ve dolayısıyla hastalığın Avrupa kökenli olup Afrika’ya beyaz köle tüccarları tarafından taşınmış olduğunu anlatır, açıkça dalga geçer.
Keşfettiği ikinci hastalık olan dysaesthesia aethiopica’yı Cartwright, yine sadece siyahlarda görülen, kişinin aklî yeteneklerini körelten ve ahlakî değerlerini çürüten bir hastalık olarak tanımlıyor. “Bu hastalık hakkında görgü tanıklarının pek çok kesin ifadesi olmasına rağmen, zenci ırkının hastalıklarına yeterince eğilmeyen doktorlar tarafından henüz fark edilmemiş” olduğunu yazıyor Cartwright.
Ya günümüzde?
Amerika Tıp Derneği Dergisi’nin (Journal of the American Medical Association) 1967 yılı 11. sayısında Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden üç cerrahi profesörü, Vernon Mark, William Sweet ve Frank Ervin, “Role of Brain Disease in Riots and Urban Violence” (“Ayaklanma ve Kentsel Şiddette Beyin Hastalıklarının Rolü”) başlıklı bir makale yayımladı. Makale, kentsel şiddetin bazılarımızın zannedebileceği gibi yoksulluktan, öfkeden ve devletin uyguladığı ekonomik ve fiziksel şiddete karşı duyulan tepkiden değil, “beyin bozukluğundan” (“brain dysfunction”) kaynaklandığını savunuyordu. Bunun siyahlara özgü bir sorun olduğunu savunmak Harvard profesörleri için 1960’ların sonlarında artık mümkün değildi; Mark, Sweet ve Ervin de öyle bir iddiada bulunmuyordu. Ama kentsel ayaklanmaların Amerika’da kimlerin oturduğu mahallelerde kimler tarafından çıkarıldığını bilmek için de profesör olmak gerekmiyordu!
Drapetomaniye dikkatimi çeken Ali Baydaş’a teşekkürlerle.