Ermeni soykırımını ne zaman nasıl öğrendim?
Ermenilerin başına ‘çok kötü şeyler’ geldiğini çocukluğumun şimdi hatırlayamadığım erken bir evresinde öğrenmiş olmalıyım. Adını çok daha sonra öğrendiğim bu kötü şeylerin varlığını hep bilirdim ben. Dedem anlatırdı zira, babasından duyduklarını. Ailemizin kökünün dayandığı Dersim’de nehirlerin nasıl kırmızı aktığını, Ermenilerin nasıl topraklarından koparıldıklarını… Bu hikâyeleri dikkatimi vermeden dinlerdim. Üzerinde pek de kafa yormazdım. Bilirdim. O kadar.
Detaylara yıllar sonra vakıf oldum. Büyükdedemiz soykırımdan yıllar sonra, 1920’lerin sonunda, Dersim’i terk etmek zorunda kalıp Bingöl’e yerleşir. Yirmi sene kadar tanıdıkları başka bir ailenin evinde çoluk çocuk yaşadıktan sonra, yakınlardaki bir köyde bir arazinin satılığa çıktığını öğrenir, biriktirdiği parayla bu araziyi satın alır. Ermenice ‘küçük göl’ demek olan Liçik köyünün Kaynarpınar mezrasındaki arazi, köyün derebeyi olan Mirza Bey’e aittir. Bey’i boşayan ve yanılmıyorsam kendisi de ağa kızı olan şehirli genç karısı, araziyi mahkeme kararıyla nafaka olarak Mirza Bey’den devralır ve satışa çıkarır. Büyükdedemizin satın aldığı ve üzerine bir ev inşa ettiği arazide bir zamanlar Kıpo adlı bir Ermeni yaşarmış. Soykırım sırasında köyden sürülen ve belki de öldürülen Kıpo’nun arazinin sahibi mi olduğu yoksa arazide maraba olarak mı çalıştığı bilinmiyor.
Babam, büyükdedemizin bu arazide kurduğu evde doğdu. Ağabeyim ve ablam da. Annemle babam İstanbul’a göç ettikten sonra çocukluğumun yazlarını bu evde, bu mezrada geçirirdik. Dedemin ömrünü geçirdiği, gözü gibi baktığı mezra, 1994 Eylül’ünde güvenlik güçleri tarafından boşaltıldı. Dedem, 80 yaşından sonra yersiz yurtsuz kaldı. Büyükdedemizin elleriyle inşa ettiği ev zaman içerisinde yıkıldı, her bir ağacını elleriyle diktiği orman yakıldı.
Yıllar sonra dedem, ağabeyime bütün bu yaşadıklarından dolayı hissettiklerini şöyle ifade etmiş: “Bizim evin asıl sahibi Kıpo diye bir Ermeniymiş. Mezrayı çok severmiş Kıpo. Akşamüstleri gün batarken, elma ağaçlarının altına oturur mezrayı seyreder, ona seslenirmiş. Kıpo’ya yar etmemişler mezrayı. Demek ki bizim de hakkımız değilmiş.”
Ne Kıpo’ya ne dedeme yar olan mezradaki arazi, bugün boş duruyor.