Mustafa Arslantunalı
1. Araplar ve Yahudiler
Human Immunology adlı akademik dergi, 2000’lerin başında otosansür tarihine yeni bir sayfa ekleyerek kendi bastığı bir makalenin yok edilmesini üniversite kütüphanelerinden rica etmişti. Makalenin yazarlarından İspanyol genetikçi Antonio Arnaiz-Villena, “Böyle bir şeyi ne gördüm ne de işittim” diye yakınmaktan başka bir çare bulamamıştı. Son çare de tabii meseleyi medyaya taşımaktı…
Özetle, “Filistinlilerin Kökeni ve Öteki Akdeniz Toplulukları ile Genetik Benzerlikleri” adlı makale, Human Immunology dergisinin Eylül 2001 sayısında (62. cilt, 9. sayı, s. 889-900) yayımlanmış. Makale yazarları, daha önceki araştırmacılarla aynı sonuca varmışlar ve Yahudilerin bölgedeki öteki topluluklardan genetik açıdan farklı olduğuna dair bir kanıt bulunmadığını saptamışlar. Yahudilerin özel ve seçilmiş bir halk olduğu inancını sarsan ve Filistinlilerle aralarındaki genetik akrabalığı ortaya koyan bu makale yayımlanmış, ama daha sonra ne olduysa olmuş, derginin web sitesinden çıkartılmış. Ciddi bir skandal kopmuş. Web sayfalarında o sayıya erişip o makaleye tıklayanlar, makalenin editör ve yayıncı tarafından geri çekildiğini belirten bir uyarı ile karşılaşıyorlar.
Muhtemelen dergi üzerinde çeşitli baskılar olmuştur. Akademik derginin baskıya göğüs geremediği, yayıma değer bulduğu makaleyi sonradan sansürlemesinden besbelli.
Irkçılık mı dediniz? Bal gibi ırkçılık, evet.
2. Türkler ve Yunanlılar
8 Mayıs 2002 tarihli Milliyet
gazetesinde Türklerle Yunanlıların “gen kardeşi” olduklarına dair
yine bilimsel bir araştırma sonucu vardı: “Yapma Yorgo gen
kardeşiyiz”:
http://www.milliyet.com.tr/2002/05/08/yasam/yas03.html
“Türklerin Deli Dana hastalığına yakalanma riskiyle ilgili araştırma, Yunan halkıyla genlerimizin ‘hemen hemen’ aynı olduğunu ortaya koydu” deniyor haberde. İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Nihan Erginel Ünaltuna, “Orta Asya’dan geldiği halde, Türklerin Çinlilerle gen yapısı arasında benzerlik bulunmadığını da” vurgulamış.
Türklerle Yunanlıların genetik yapısının ‘hemen hemen’ aynı çıkmasına şaşanlara mı şaşmalı yoksa Orta Asya’dan geldiğimiz halde Çinlilerle genetik benzerliğimiz olmayışına şaşanlara mı?
Üç dört gün sonra yine Milliyet‘te,
“Yunanlılar genetik benzerliğe öfkeli” başlıklı haber, meseleyi her
zamanki Türk-Yunan “it dalaşı”na getiriyor zaten:
http://www.milliyet.com.tr/2002/05/13/yasam/ayas.html
3. Ağlasunlular ve Sagalasosslu
30 Haziran 1999 tarihli Hürriyet gazetesinin 26. sayfasında, (gençlere not: evet eskiden basılı gazeteler vardı, hem de sayfalarca) şu haberi görebilirsiniz:
Burdur’un Ağlasun ilçesindeki Sagalasoss antik şehrindeki kazılardan çıkan 3.000 yaşındaki iskeletle kazı işçisi köylülerin DNA’ları karşılaştırılmış ve arada ciddi bir akrabalık olduğu kanıtlanmış. (Köylüler de bu duruma bozulup, “Biz gâvur muymuşuz” diye söylenmişler!) Hürriyet’teki haberin ara başlığı: “DNA testiyle ortaya çıkan Anadolu gerçeği”.
Irkçılığa karşı gen kardeşliği
Bu üç hikâyenin de dayandığı ortak nokta, genetik araştırmalara yani bilimsel verilere dayanan çekişmeler. Bu çekişmeler akademik bir derginin otosansüre başvurmasına yol açabiliyor ya da “Bizimkileri sizinkilerle zorla evlendirdiler” düzeyine iniverebiliyor.
Ama belki daha önemlisi, gazeteciler kadar bilim adamlarının da bu tür araştırmalardan sonuç çıkarmakta hiç tereddüt etmemeleri: Peki ya Filistinliler üzerindeki araştırmanın sonucu başka türlü olsaydı? Olabilirdi de: İşgal altındaki Filistin topraklarında bugün yaşayan Yahudi nüfusun çok büyük bir çoğunluğunun XX. yüzyıl içinde dünyanın çeşitli bölgelerinden buraya göç ettiği malum. Yahudi azınlıkları ne kadar yalıtılmış bir durumda olurlarsa olsunlar, yüzlerce yıldır bulundukları bölgelerdeki topluluklarla gen alışverişinde bulunmuş olsalar gerek. Diyelim ki söz konusu alışveriş artık Yahudilerle Filistinlilerin genetik benzerliklerini iyiden iyiye azalttı ve bu araştırma sonuçlarına yansıdı. Yahudilerin “seçilmiş bir halk” olduklarının bilimsel kanıtı mı olacaktı bu?
Seçilen örneklemlere bağlı olarak Türklerle Yunanlılar arasında genetik benzerlik bulunmayabilirdi, o zaman ne olacaktı?
Antik iskeletle Ağlasunlu köylüler arasında, göç gibi pek çok sebepten ötürü genetik akrabalık söz konusu olmayabilirdi, o zaman köylülerin Orta Asya’dan geldiğine mi hükmetmek gerekecekti?
Genetik araştırmalar ve bunların medyaya yansımaları biraz “DNA ile babalık testi”ni andırmaya başlamadı mı? Türk, Yunan, Yahudi, Arap gibi ulusal kimlikleri çağlar boyu değişmeyen tözler gibi algıladıktan sonra genetik testlerin ne hükmü olabilir?
“Irkçılık ırkın bilimsel anlamda bir gerçekliği olmadığını göstermekle bitmiyor”, diye yazmıştı Zeynep Direk Virgül dergisinde (“Irk Kavramının Mucitleri”, Virgül, sayı 54, s. 52-53). “Zaten ırkçılığın bilimsel anlamda bir ırk kavramına ihtiyacı yoktur, çünkü onu besleyen tarihsel, antropolojik, sosyo-kültürel ve elbette ekonomik kaynaklar vardır. Ayrıca fenomenolojik olarak bakıldığında, ırkın yaşanan tarihsel ve toplumsal bir gerçekliği vardır. Bilimsel olarak ırkın bir gerçekliği olmadığını ispatlamak, dünyada başkasının bakışı altında ırklılaştırılmış bir bedene bürünmüş olarak yaşama ve ayrımcılığa maruz kalma tecrübesinin gerçekliğini ortadan kaldırmaz.”
Devam etmekte olan genetik araştırmaların bulguları ırk denen şeyin saçmalığını istediği kadar ortaya koysun, bütün bu haberlerin, gazete kupürlerinin ve Virgül‘deki yazının üzerinden geçen 15 yıldan fazla süre, Zeynep Direk’in söylediklerini bir kez daha onaylıyor. Biyolojinin bilimsel verileri ırkçılığı bitiremedi, bitiremeyecek.
Ondan geçtim, bari biz kendini ırkçılığa karşı sayanlar, DNA yakınlıklarından kardeşlik devşirmeye çalışıp tersten ırkçılık yapma gayretkeşliğine girmesek? Ne yani, halkların kardeşliği için gen kardeşliği mi şart koşulacak bundan sonra? Sanki en kanlı kavgalar, en korkunç ve pis savaşlar kardeşler arasında cereyan etmiyormuş gibi…
Genetik araştırmalar her zaman ırkçı tezleri boşuna çıkaracak, ama bu bir işe yaramayacaktır. Genetik analizleri insanların kardeşliği için kullanmaya çalışmak ise daha da beyhude bir çaba…