Rahmi Morgül
Sovyet Devrimi’nin yüzüncü yıldönümünde, dünyanın ilk muzaffer proleter devriminin başına daha sonra neler geldiğini anlamak için, Mıknatıs Dağı’na bakmak yeterli olabilir. Yeterli değilse de, en azından aydınlatıcı olur.
Magnitogorsk (“Mıknatıs Dağı’nın yanındaki şehir” anlamında), Ural Dağları’nın en güneyinin hemen doğusunda bir sanayi şehri. İsmini, yanı başındaki Magnitnaya Dağı’ndan alır. Bu garip dağ hemen hemen bütünüyle demir cevherinden oluştuğu için yakınlarında pusulalar çalışmaz ve 1750’lerden bu yana bölgede demir madenciliği yapılmaktadır.
Sovyet Devrimi’ni izleyen yıllarda, Stalinist bürokrasi işçi sınıfını iktidardan uzaklaştırır, kendi iktidarını pekiştirirken, bu karşı-devrim sürecinin sonuca ulaştığı dönem Birinci Beş Yıllık Plan (1928-1930) yıllarıdır. Artık işçi sınıfının kendi iktidar organları (sovyetler, işçi konseyleri) işlevsiz hâle gelmiş, bürokrasi uluslararası devrim düşüncelerini çoktan rafa kaldırmış, “tek ülkede sosyalizm” inşası ve Batı ile rekabet uğruna tüm kaynaklar hızlı sanayileşmeye yönlendirilmişti. Amaç artık insanların ihtiyaçlarını karşılamak değil, üretim ve silahlanma idi. “Sosyalizmin” başarısı herhangi bir refah endeksi veya siyasî kıstasla değil, demir çelik üretim rakamları ve elektrifikasyonla ölçülür olmuştu.
Yoksul ve geri bir ülkede hızlı sanayileşme ve Amerika’yla rekabet, işçi sınıfının daha sıkı ve daha uzun saatler çalışmasını, grev yapmamasını, tüm haklarından vazgeçmesini, yoksulluğu kabul etmesini gerektirir. Bu da ancak yoğun baskı koşullarıyla gerçekleştirilebilir.
Magnitogorsk, bu sürecin somut bir örneğini sunar.
Birinci Beş Yıllık Plan, Magnitogorsk’ta dünyanın en büyük demir çelik tesislerinden birinin kurulmasını öngörür. Stalin, “Demirden yapılmış bir ülke oluyoruz” der. Ve Magnitogorsk “anavatanın çelik kalbi” olarak ön plana çıkarılır. Aslen bir tarım ülkesi olan Rusya’yı sanayi çağına burası taşıyacaktır. Sonraki onyıllarda Magnitogorsk’u ilk yaratanlar şiirlere, filmlere, şarkılara konu olur; Sovyet propagandası genç komünistlerle partinin gençlik örgütü Komsomol gönüllülerini öve öve bitiremez. Oysa, gönüllülerin katkısı solda sıfırdır; Magnitogorsk tesisinin ve kentin inşasında adeta köle emeği kullanılmış, işçiler korkunç koşullarda çalıştırılmıştır.
Magnitogorsk tesisi Gary, Indiana’da bulunan Amerika’nın (ve dünyanın) en büyük demir çelik tesisi örnek alınarak kurulacaktır. Dolayısıyla, 1930’da bir Sovyet delegasyonu Amerika’ya gider, Arthur McKee & Co danışmanlık şirketiyle görüşür, sözleşmeler imzalanır. Tesis tamamlandığında yılda dört milyon tonluk kapasitesi vardır.
Mayıs 1931’de işçi olarak kullanılan ilk “özel yerleşimcileri” taşıyan koltuksuz tren vagonları Magnitogorsk’a ulaşır. Zaman içinde yaklaşık 40.000 aileyi taşır bu trenler: Hepsi “kulak” (zengin köylü) oldukları için topraklarından sürülmüş yoksul ve çaresiz insanlardır; büyük çoğunluğu Tataristan’dan gönderilmiştir. İki yıl içinde ayrıca 26.000 adi suçlu çeşitli hapishanelerden alınıp Magnitogorsk’a getirilir.
“İşçiler” toprak zeminli, kalabalık çadırlara ve derme çatma barakalara yerleştirilir. Bir yandan sıçan, tahta kurusu ve bitlerle, bir yandan da kışın kar fırtınaları, yazın kum fırtınalarıyla baş etmek zorundadırlar.
Kış aylarının eksi 200 soğukları, pislik, gıda ve temiz su eksikliği, tıbbî bakım yokluğu kısa sürede tifüs ve sıtma salgınlarına yol açar. Kaçacak yer yoktur. Bu arada, parti görevlileri Amerika’dan gelen uzman ve danışmanlar için inşa edilmiş lüks konutlarda kalıyordur. Rahattırlar.
Sabahları ahşap bir el arabası barakalarla çadırların arasında dolaşır, görevli “Ölünüz var mı?” diye bağırır. Her gün vardır. Önce çocuklar ölür, sonra yaşlılar. İlk beş yılda, açlık, soğuk ve hastalıktan 10.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.
Günümüzde şehrin 400.000 kişilik nüfusunun 30.000’den fazlası Magnitogorsk Demir Çelik Tesisleri’nde çalışıyor. Bölgenin havası ve suyu hemen hemen tümüyle zehirli. Magnitnaya Dağı’nın demir cevheri çoktan tükenmiş, cevher başka bölgelerden getiriliyor. Ural Nehri’nin batı yakasındaki tesisin püskürttüğü zehirli hava, duman ve gazları rüzgâr doğu yakasındaki ana yerleşim bölgesine üflüyor.
Magnitogorsk, bir “sosyalizm anıtı” değil; Stalinizm anıtı. Sosyalizmin demir çelik üretimiyle değil, neyin nasıl üretileceğine kimin karar verdiğiyle ilgili olduğunu kanıtlayan bir anıt.