Çöp yığınlarından bir sivil direniş hareketi çıkar mı? Evet, hem de âlâsı çıkar! Geçtiğimiz Ağustos ayında Beyrut’un çöplerini kaldıran özel şirket ile hükümetin arasındaki anlaşmazlık kilitlenince bir ay boyunca çöpler kaldırılmadı, çöp dağları yükseldi ve yaz sıcağında kokuşan çöpler ciddi bir sağlık sorunu oluşturdu.
Ancak çöplerin kaldırılmaması hiç beklemedik bir sonuç da doğurdu. Çöplerin kaldırılmamasını protesto eden binlerce kişi sokaklara döküldü. Protesto çok kısa bir sürede tüm Lübnan’ın siyasî egemen sınıfını hedef aldı. Hareket kendine “Kokuyorsunuz’” (You Stink!) adını verdi ve her gün büyüdü. Çevreci bir gündemle başlamışken, hızla siyasallaştı ve çöplerin çok ötesinde bir boyuta ulaştı. Gezi direnişine çok benzer bir biçimde bir “artık yeter!” hareketine dönüştü.
Yıllardır Lübnan’ın tepesine kenetlenen siyasî egemenlerin Lübnan halkına asgarî hizmetleri bile sunmadıkları gibi, kemikleşmiş yolsuzluk, hizip kavgaları ve Suriye savaşının ülkeye taşmasına yol açmaları bu protesto sarmalına on binlerce kişinin katılması sonucunu doğurdu. Yıllardır ülkenin büyük bir kısmına günde üç saat elektrik veriliyor. Su şebekesi yıllardır çalışmıyor, insanlar para verip fahiş fiyatlarla su satan tankerlerin yolunu kolluyor. Bir buçuk milyon Suriyeli mülteci zaten perişan vaziyetteki altyapıyı büsbütün zorluyor. Bütün bunlar bu yaz patlak veren sivil direniş hareketinin nedenleri.
“Kokuyorsunuz” kimlerden oluşuyor? Talepleri neler?
“Kokuyorsunuz”cular kendilerini tüm siyasî partilerden ayrı, Hıristiyan, Sünni, Şii, Dürzi tüm Lübnan halkını kapsayan bir hareket olarak tanımlayarak yola çıktı. Beyrut’un Taksim meydanı olarak tanımlanabilen
‘nda 2005 Sedir Devrimi’nden bu yana görülmemiş büyüklükte protesto gösterileri oluştu. Bakanların arabalarına yumurta atıldı. Hareket sosyal medya üzerinden hızla örgütlendi ve 8 Ağustos’ta Çevre Bakanı’nın istifası talebiyle Hükümet Konağı’nın önünde bir oturma eylemi düzenledi. En çarpıcı olaylar 22-23 Ağustos’ta yaşandı ve polisin aşırı şiddet kullanması (bildiğimiz senaryo; plastik mermi, biber gazı panzer vs..) sonucunda birçok gösterici yaralandı.
Aktivistler olağanüstü yaratıcılık örnekleri sergileyen (ve gene bizim Gezi sloganlarını andıran) sloganlar ve afişler yarattı. Kucağındaki bebenin altındaki beze “tüm siyasiler burada” yazıp Twitter’a koyanlar, “benim sekse ihtiyacım yok, hükümet beni her gün düzüyor” pankartı taşıyanlar, çöp yığınlarını dekor yapıp modern dans veya tango gösterisi yapanlar…
Hareketin bir ilginç boyutu tüm siyasîleri kapsaması (en önemli sloganlarından biri “Hepiniz yani Hepiniz”), şimdiye kadar bir tür dokunulmazlığı olan Hizbullah’ın önderi Hasan Nasrallah’ı dahi kapsaması. Posterlerin birinde Nasrallah, bir çöp yığınının içine oturtulmuş olarak gösteriliyordu.
Ancak bir süre sonra ayrışmalar ve taleplerde muğlaklıklar belirdi. Şimdi başlıca örgütlenmeler şunlar.
“Kokuyorsunuz” hareketi. Daha çok orta sınıf insanlardan oluşan ve başlıca talepleri çöp toplanmasının belediyelere devredilmesi, çevreci bir yaklaşımla çöplerin ayrıştırılıp geri kazanıma gidilmesi ve tüm siyasîlerin istifası.
“Hesap verilebilirlik istiyoruz” (We want Accountability) hareketi. “Kokuyorsunuz” hareketinden ayrılan ve Lübnan Komünist Partisi’nin başını çektiği grup. Bunların talepleri daha kapsayıcı ve siyasî olarak daha ayrıntılı. Çöp toplamanın belediyelere bırakılmasına ek olarak talepleri, protestoculara karşı aşırı şiddet kullanan polislerin cezalandırılması, tutuklanangöstericilerin serbest bırakılması, toplu gösteri ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması, tüm Lübnan’ı kapsayan yeni bir seçim yasası çıkarılması. Bu sonuncu talebin ne denli radikal olduğunu anlayabilmek için Lübnan anayasının değişmesi anlamına geldiğini belirtmek gerek. Zira şu anda 1922’den beri yürürlükte olan sistem, etnik ve dinî grupların sayısal oranlarına göre temsilini getirmiş. Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Hıristiyan, Başbakan Sünni ve Meclis Başkanı’nın Şii olması gerekiyor.
Sokaklara Doğru (To the Streets) hareketi. Yukarıdakilere çok benzer talepleri olan hareketin başlıca özelliği “Hepiniz yani Hepiniz!” sloganının sahibi oluşları. Hareketin en çarpıcı yönü Şii lider Hasan Nasrallah’ı dahi hedefleyen sloganlar atmak ve posterler yapmak. Grup aynı zamanda seçim yasasının değişmesini ve etnik bazda temsil ilkesinin kaldırılmasını talep ediyor.
Tüm bu hareketlerin birleştiği nokta Lübnan siyasî düzeninin temelini oluşturan din temelinde temsil sistemine karşı olmaları. Her ne kadar Türkiyeli bir okura bu olağan bir talep gibi gelebilse de, Lübnan bağlamında bu gerçekten devrimci bir gündem ve talep. Zira Lübnan anayasası 1920’den beri Lübnan’da resmi olarak tüzel kişilikleri tanınan on sekiz (18) grubun temsil hakkı üzerine kurulu. Bu nedenle çok sık “Lübnan’da devlet yok” sözünün, biraz da efelenerek, dile getirildiği oluyor. Diğer bir deyişle, hep fazla devletten muzdarip olmuş bizlerin tam zıddı. Ancak çöp hareketini ilginç kılan, sokağa inen kitlelerin vatandaşına asgarî hizmetleri veren bir devleti talep etmeleri.