Ahmet Yıldırım
Her yıl 24 Nisan öncesi, Türkiye’de devlet ve hükümet yetkilileri uluslararası kamuoyuna arşivlerinin tümünün açık olduğunu ve geçmişte Ermeni toplumuna karşı herhangi bir suça iştirak edilmediğini anlatır. Ve bunu, olup bitenin savaş koşullarının doğal bir ürünü olduğu, zorunluluk hallerinde istenmeyen trajediler yaşandığı gibi fikirlerle tamamlar.
Doğal olarak, açık olan arşivlerin devletin resmî tezini güçlendiren belgeler olduğu düşünülür. Oysa durum tam tersi. Devlet tarafından sadece görülmesine izin verilen belgeler olsa da Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki resmî dökümanlar 1915 yılında neler olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
Büyük bir tutuklama ve sürgün kampanyasıyla başlayan Ermeni soykırımında, tüm talimatlar dönemin Dahiliye Nezareti’ne bağlı “şifre kaleminden” çıkan telgraflarla gönderildi. Şifre kalemi doğrudan İçişleri Bakanı’na, yani Talat Paşa’ya bağlıydı. Bu şifre kalemindeki binlerce telgrafın küçük bir bölümüne bakıldığında dahi soykırımın izleri açıkça görülüyor.
Çeteciliğe elverişli olan mahpuslar neden sorulur?
Operasyonun başlangıcı 24 Nisan 1915’e kadar (24 Nisan’da ülke çapında 2 binin üzerinde önde gelen Ermeni tutuklandı), 1914 yılı boyunca Ermeni toplumu üzerinde yoğun bir istihbarat faaliyeti yürütüldü. Bu sayede operasyon merkezi, yani Talat Paşa, büyük kıyımı örgütlemek için her türlü bilgiye (partiler, dernekler, yayınlar, cemaat önderleri, yerleşim yerleri, nüfus bilgileri) sahipti. Bu durum Ermeni toplumuna karşı işlenen suçun tesadüfî olmadığını, anlık olarak gelişmediğini, adım adım örgütlendiğini göstermesi açısından önemli.
Özellikle sürgün yolunda kafilelere sistematik saldırılar düzenleyen çetelerin örgütlenmesi ülkenin Ermeni nüfustan arındırılmasına dönük kararlılığı gösteriyor. On vilayet ve 11 mutasarrıflığa gönderilen aşağıdaki telgrafta (Telgraf 1), çeteciliğe elverişli olan mahpusların sayısı soruluyor. Resmî tez bunun çetelerin takibi için olduğunu öne sürebilir. Ama Ermeni soykırımında örgütlü çetelerin rolü bilindiği için, resmî tez pek tatmin edici olmuyor.
Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyet-i Umûmiye Müdîriyeti
‘Umûm 157
Edirne, Adana, Ankara, Aydın, Halep, Hüdâvendigâr, Diyarbekir, Sivas, Kastamonu, Konya Vilâyetlerine
Urfa, İzmit, Bolu, Canik, Çatalca, Karesi, Kala-i Sultaniye, Menteşe, Teke, Kayseri, Karahisar-ı Sahib Mutasarrıflıklarına
Merkez ve mülhakatda [civar bölgelerde] şimdiye kadar çetecilik içün kayd edilüb işâr-ı ahîre [son bildirime] değîn sevkleri tehîr edilen efrâdla [ferdlerle] mahbûsînden [tutuklu/mahpuslardan] olub çeteciliğe elverişli olanların ayrı ayrı mikdârlarının süratle inbâsı [süratle bildirilmesi].
Fî 17 Kânûn-ı sânî sene 330
Nâzır
- ŞFR. 49-164
Zorda kalana yardım etmek hainlik midir?
Ermeni toplumunun tasfiye ve imhası, büyük bir gizlilik ve acelecilikle örgütleniyor. 24 Nisan’da başlayan kıyım harekâtı ancak 27 Mayıs 1915’te Meclis’te Tehcir Kanunu ile göstermelik yasal bir zemine oturtuluyor. Başlangıçta Meclis iradesini de aşan bu uygulamanın sahipleri elbette İttihat ve Terakki yöneticileri.
Telgraflar aynı zamanda tasfiyedeki kararlılığa işaret ediyor. Bu nedenle her türlü muhalif yayın ya da kişi şiddetle susturuluyor. Trabzon’da yerel yayın yapan Meşveret adlı gazetenin Ermeni tehcirinin geçici bir uygulama olduğunu söylemesi dahi, kabul edilemez olarak görülüp cezalandırılıyor. Aşağıdaki telgraf (Telgraf 2) Ermenilere yardım edenlerin başına ne geleceğine yönelik veriler içeriyor.
Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyet-i Umûmiye Müdîriyeti
Gayet mahremdir
Dördüncü Ordu-yı Hümâyûn Kumandanlığı’na
- 3 Mayıs sene [1]331 Birinci mâddede beyân olunduğu vechile tasfiye muâmelesinin icrâsı zamânının henüz hulûl etmediğine kâni isem de düşman tarafdârı Hıristiyanların ve Sayda hâdisesinde medhaldâr eşhâs [dahil olan] gibi bu makûle Hıristiyanlarla tevhîd-i mesaî [işbirliği] eyledikleri tezâhür etmiş ve edecek hâin Müslümanların hânelerinde heman taharriyât icrâ olunarak [arama yapılarak] Dîvân-ı Harb’e tevdîlerine tarafdârım. Nezâretde dahi mahfûz vesâikleri [saklı vesikaları] var ise gönderilmek üzere isimlerinin inbâsı.
Fî 10 Mayıs sene [1]331
Nâzır
Talat
BOA. DH. ŞFR, nr. 53/85
Sevinme ihtimali hayatları değiştirir mi?
Resmî tezlerden biri de, Ermenilerin doğu cephesinde Ruslarla işbirliği yaptığı için sadece o bölgenin sürgüne maruz bırakıldığıdır. Oysa telgraflardan anlıyoruz ki, batıdaki en ücra köşeye kadar Ermeni nüfus tasfiye edildi. Talat Paşa, en ufak yerleşim birimlerine kadar Ermenilerin tümüyle tasfiyesi için talimat üzerine talimat yolladı. Vilayet ve mutasarrıflıklardan sürekli ve düzenli rapor istedi ve bunları sistematik bir biçimde kayıt altına aldı. Buna din değiştirerek Müslüman olan Ermeniler de dahildi. Bu açıdan telgraflarda, İttihat ve Terakki liderliğinin homojen bir toplum yaratma kararlılığını görüyoruz. Aşağıdaki iki telgraf (Telgraf 3 ve 4) batıdaki tasfiyenin boyutlarını göstermesi açısından ilginç bilgiler veriyor.
Bâb-ı Âlî
Dâhiliye Nezâreti
Emniyet-i Umûmiye Müdîriyeti
Kala-i Sultaniye Mutasarrıflığına
Ezinede mevcud beş yüz nüfus Ermeninin mahall-i mezkûrda [adı geçen mahalde] bulunmaları ora kumandanlığınca muvâfık [uygun] görülmediği ve bunların geçen İtalya Harbinde şenlik yapdıkları da işidilmiş olduğu cihetle komitelere mensûb olanların derdesti [ele geçirilmesi] ve diğerlerinin nakl-i hâne ettirilmeleri Başkumandanlık Vekâletinden işâr kılınmışdır [bildirilmiştir]. Merkumundan [Ermenilerden] ihrâc edileceklerin livâ dâhilinde münâsip bir mahal bulunduğu takdirde oraya bulunamadığı suretde Karesiye sevkleri ve inbâsı.
Fî 26 Mayıs sene [1]331
DH., ŞFR, 53/295
DH., EUM, 2Şb, 68/66
Bâb-ı Âlî
Dahiliye Nezâreti
Şifre Kalemi
Mahreci: İzmit
- 3 Eylül sene [1]331. Merkez ve mülhakâtda bulunan elli sekiz bin raddesindeki Ermeniler kâmilen [tamamen] sevk edilmiş olup el-yevm [şu an] livâ dahilindeki istasyonlarda mütehaşşid (biriken) Ermeni olmadığı maruzdur.
Fî 4 Eylül sene [1]331
Kaç kadın ve çocuk müslümanlaştırıldı?
Telgraflarda bahsi sıkça geçen konulardan biri de Ermeni dul ve yetimler meselesi. Her vilayet ve mutasarrıflıkta sayıları binlerle ifade edilen kadın ve çocuklar merkezî otoritenin özellikle üzerinde durduğu konulardan biri olma özelliği taşıyor. Birkaç ay içinde binlerce kadın ve çocuğun nasıl birdenbire dul ve yetim kaldığı telgraflardaki izaha muhtaç hususlardan yalnızca birisi. Talat Paşa telgraflarda dulların Müslümanlarla evlendirilmesi, yetimlerin de Müslüman ailelerin yanına verilmesi konusunda ısrarcı. Bunun sebeplerinden biri büyük miktarda mal ve mülk üzerinde bu insanların hak sahibi olması.
Amaçlardan ilki, mal ve mülkler üzerindeki yasal hak sahipliği iddiasını ortadan kaldırmak. Ayrıca, bu insanları zorla Müslümanlaştırarak asimilasyon hedefine hizmet etmek. Asimilasyonun hedefindeki sorunları aşmak için de, kadın ve çocukları ülkenin her yerine birbirlerine yakın olmayacak şekilde dağıtmak. Telgrafları izlerken bir toplum mühendisliği projesine tanık oluyoruz. Telgraflardan bir örneğe (Telgraf 5) göz atmak bile bu proje için ne kadar çaba harcandığını gösteriyor.
Bâb-ı Âlî
Dahiliye Nezâreti
Aşâyir ve Muhacirîn Müdüriyet-i Umumiyesi
Adana, Erzurum, Edirne, Haleb, Hüdavendigâr, Sivas, Diyarbakır, Mamuretülaziz, Konya, Kastamonu, Trabzon Vilâyetleri’yle, İzmit, Canik, Eskişehir, Karahisar-ı Sahib, Maraş, Urfa, Kayseri, Niğde Mutasarrıflıkları’na
Bir sureti Başkumandan Vekili Enver Paşa Hazretleri’ne
1- Erkekleri sevk edilip veyahud askerde bulunup da kimsesiz ve velisiz kalan … ve Ermeni bulunmayan kurâ ve kasabata [köyler ve kasabalar] müteferrikan tevzî [ayrı ayrı dağıtılmaları] ve Muhacirîn Tahsisatı’ndan iaşeleri … âdât-i mahalliye ile istînâslarına [yerel adetlere alıştırılmalarına].
2- Genç ve dul kadınların tezvîclerine [evlendirilmelerine].
3- On iki yaşına kadar olan çocukların … ve öksüz yurdlarına tevzîine.
4- Darüleytamların [yetimhanelerin] mevcudu kifayet etmediği [yetmediği] takdirde … sahib-i hâl [hali iyi olan/hali vakti yerinde] Müslümanlar nezdine verilerek âdâb-ı mahalliye [yerel adab] ile terbiye ve temsillerine [asimilasyonlarına].
5- Bunları kabul ve terbiye edecek sahib-i hâl Müslümanlar bulunmadığı takdirde Muhacirîn Tahsisatı’ndan ayda otuz kuruş iaşe masrafı verilmek şartıyla köylülere tevzîine [dağıtılmasına] gayret edilmesi ve suver-i sâbıka dahilinde vâki olacak icraat ve teşebbüsatdan aded ve erkâma müstenid olarak peyderpey malumât itası [bilgi verilmesi].
Fî 17 Nisan sene [1]332
Nâzır
- ŞFR, 63/142
Sermayenin millîleştirilmesinin ilk adımları
Mallar ve mülkler meselesi de telgraflarda sık karşılaştığımız olgulardan biri. Başlarda yağmaya açık bırakılan mal ve mülkler merkezî otoritenin talimatlarıyla denetim altına alınıyor. Bu amaçla Emval-İ Metruke Komisyonu kuruluyor. Buradaki amaç büyük bir sermaye birikiminin zayi olup gitmesini engellemek ve bu birikimden millî sermaye çıkartmak. Bunu başarabilmek için bu malların izinin silinmesi gerekiyordu. Bu amaçla tasfiye komisyonları kuruldu. Ve sermaye elden ele geçirilerek asıl sahiplerinin gizlenmesi hedeflendi. Telgraflarda bunun yöntemlerine ilişkin çok sayıda talimata rastlamak mümkün. Aşağıdaki telgrafta (Telgraf 6) mal ve mülklerde izlenen yöntemi az çok anlayabiliriz.
Dailiye Nezareti
İskan-ı Aşayir ve Muhacirin Müdüriyeti
Şifre
2981/86
Trabzon Tasfiye Komisyonu Riyasetine
Zanaat ve ticaret müesseselerinin kâmilen [tamamen] İslamlara intikali için emval-i metrukeden her dükkan ve mağaza muhteviyatının müteferrik [perakende/tek/ayrı] bir surette sattırılmayıp toplu olarak zanaat ve ticareti idame ve tüccar ve ahaliden muteber kefil irae edebilecek [gösterebilecek] namuslu ve ticarete hahişger [istekli] genç ellere tevdii ile bedelinden münasip miktarının peşin mütebakiyesi [kalanı] için sağlam teminat alınmak şartıyla tekasit-i münasibeye [uygun taksitlerle] rabtı. Vilayete bildirilmiş ve suret-i işar muvaffık [uygun] olduğu işar kılınmıştır.
13 Kanunısani 1331
Nazır namına yazılmıştır
Belli başlı konuların telgraflardaki izine dair örnekler verdik. Elbette binlerce belge salt bu konularla sınırlı değil. İttihat ve Terakki bir toplumu yok oluşa götürecek bütün yolları tüm ayrıntısıyla ele almış ve uygulamaya koymuş. Bunu yapabilmek için son derece sistemli ve disiplinli hareket edilmiş. Neredeyse hiçbir kişi, hiçbir konu es geçilmemiş. Telgrafların en temel özelliği nedir diye sorulsa, hiçbir beis duymadan “ısrarcılıktır” diyebiliriz.