Tinananmen’den Hong Kong’a
Hong Kong Öğrenci Birliği’nin 22 Eylül’de 400 akademisyenin de desteğiyle üniversitelerde boykot örgütlemesiyle başlayan eylemler kampüslerden çıktı ve hükümet binalarıyla finans kurumlarının bulunduğu Sivil Meydan’ın işgaline dönüştü. Yedi milyonluk Hong Kong nüfusunun 200 bininden fazlasından oluşan kalabalık, Çin merkezî hükümetinin Hong Kong milyarderlerini kayıran kararlarına ve CY Leung’un Hong Kong Yönetim Başkanlığı’na meydan okuyor.
Üç yıldır New York’ta Wall Street, Mısır’da Tahrir, Yunanistan’da Syntagma ve İspanya’da Sol Meydan’ı işgal eden kitle hareketlerinin yeni durağı Hong Kong. Polisin sert müdahalelerine ve Triad adı verilen mafya örgütlerinin saldırısına rağmen hareket büyüyerek devam ediyor.
Hong Kong gösterileri, ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden bombalamaya başladığı ve dikkatlerin IŞİD vahşetine odaklandığı şu günlerde hak ettiği uluslararası dayanışmadan ve ilgiden yoksun. Gösteriler Hong Kong’u sarsmakla kalmıyor. Dünya kapitalizminin büyüyen yıldızı ve ucuz işgücü sömürüsünün küresel merkezi Çin’in 1,3 milyarlık nüfusu da bu dalgadan etkilenebilir. Bu nüfusun yüzde 53’ü kentlerde yaşıyor. Hong Kong’dan anakaraya sıçrayacak bir kıvılcım dünya kapitalizminin çanına ot tıkabilir.
Milyarderlerin konseyi
Hong Kong’da gösterilerin merkezinde anti-demokratik başkanlık seçiminin eleştirisi var. Hong Kong yönetim başkanlığına 2017’de seçilecek adayların Çin hükümeti tarafından belirlenmesine ve bu adayların Hong Kong milyarderlerinin oluşturacağı 1200 kişilik bir konseyin onayına tabi tutulmasına öfkelenen öğrenciler ve işçiler, dünyada rekora koşan gelir eşitsizliğine ve yerinde sayan ücretlere karşı meydandalar. Çin egemen sınıfı demokratikleşmeye tamamen karşı çünkü işçilerin üzerindeki baskının azalmasını, sosyal harcamaların artmasını ve maaşların yükselmesini istemiyor. Hong Kong parlamentosunun yarısı çeşitli iş kollarının temsiline ayrılmış durumda. Üretim ve finans sektörünün patronları siyasî temsiliyeti kendi sınıf çıkarlarını tehdit edeceği için genişletmek istemiyor.
Öğrenci Birliği liderliğinde başlayan ve Sivil Meydan inisiyatifi ile birleşen bu hareket 25 yıl önce Tiananmen Meydanı’nı işgal eden harekete çok benziyor. Bu benzetme sadece özgürlük mücadelelerini hafızalarında diri tutmaya çalışan bizler için değil, Çin egemen sınıfı için de canlı. Çin egemenlerinin korkulu rüyası böylesi bir hareketin yeniden doğması ve ülkenin geri kalanına yayılması.
Çin Komünist Partisi’nin reformist kanadından Hu Yaobang’ın ölümüyle üniversitelerde başlayan eylemler 1989 Mayıs’ında polisin uyguladığı şiddet sonucunda açlık grevine dönüşmüş ve işçilerin desteğini kazanmıştı. Pekin’in göbeğindeki meydana giden tüm sokaklar milyonlarca Çinli işçi ve öğrenci ile doluydu. Hem Maocu-Stalinist parti bürokrasisinin muhafazakârlığına hem hükümet politikaları sonucunda oluşan işsizlik ve enflasyona karşı Çin Komünist Partisi’ni sarsabilecek ilk büyük kent hareketi Tiananmen’de doğuyordu.
Hareketin yorgun düştüğü ve liderliğinin hareketi grevlerle ileri taşımak konusunda tereddüt ettiği bir dönemde Çin Komünist Partisi gösterilere gerçek mermiler ve tanklarla saldırdı. Çin Kızılhaç rakamlarına göre bile 2000’in üzerinde insan katledildi. Romanya’da Çavuşesku’yu kaçmak zorunda bırakan, Berlin Duvarı’nı yıkan ve Sovyetler Birliği dahil birçok rejimin sonunu getiren 1989 rüzgârı Çin Komünist Partisi’nin barbarlığına çarptı ve Çin muhalefeti yıllarca sürecek bir baskı altına alındı. Google’dan Tiananmen kelimesinin aranmasını yasaklatacak kadar korku yaratmış bu gösteriler bugün Hong Kong’da yeniden doğuyor.
Cin şişeden çıktı
Çin Komünist Partisi 25 yıl sonra anakaraya bu eylemlerin sıçramaması için her türlü ideolojik karalama kampanyasını kullanıyor. Hong Kong eylemcilerinin Batı kapitalizminin ajanları olduğunu öne sürüp Çin milliyetçiliğini körükleyerek ülke çapında birleşik bir hareket doğmasının önünü kesmeye çalışıyor. Ama cin şişeden çıktı bir kere. Hong Kong’lu işçiler Çin yanlısı Hong Kong İşçi Sendikaları Federasyonu’ndan bağımsız yeni bir sendika örgütlemeyi başardı. Sendika 160 bin üyesiyle grevler örgütleyerek ve mesai saatleri dışında barikatlarda savaşarak gösterilere destek veriyor. Enkaz kaldırma ekiplerinde, ikmal gruplarında öğrencilerle birlikte işçiler de var. 29 Eylül’de Hong Kong Sendikalar Birliği bir günlük greve gitti.
Çin anakarası ise işçi gösterilerinden azade değil. 2011 Haziranı’ndan 2013 yılının sonuna kadar 1.171 grev olduğu söyleniyor. Nisan 2014 Çin işçi mücadeleleri tarihinin en yoğun dönemlerinden birine şahit oldu. Yoğun emek sömürüsü üzerine kurulu Çin kapitalizmi sosyal güvenlik, ücret artışı ve daha fazla demokrasi isteyen gösterilerle büyük bir darbe alabilir.
Tiananmen’in hayaleti Çin’de dolaşıyor.