Eli Haligua
15 Haziran günü bir kez daha aşırı yoğun polis şiddetine mağruz kalan kitle, demokrasi dershanesi haline gelen Gezi Parkı’ndan kazınımlarını da yanına almış bir şekilde kovuldu. Ancak tüm parkların bizim olduğunu bir kez daha haykırarak tüm mahalleliler olarak parklarımızda, meydanlarımızda toplanarak bu kazanımlarımızı arttırmaya, tanışmaya, beraber mücadele pratiklerini geliştirmeye devam ettik. En azından çabaladık, çabalıyoruz…
Forumlarda ‘beş benzemez’ bir arada özgürlük, insan hakları, yaşadığı yerde söz söyleme hakkı gibi çok asgari; ama bir o kadar da gerekli meseleler için toplanıyor. Forumlarda herkes mutlaka çok ilginç anekdotlar dinlemiş, karşısındakinin ‘o kadar da kötü’ olmadığını bir şekilde hissetmiştir. Zaten Gezi sürecinde de dendiği gibi, “biz savaşmıyorduk, barışıyorduk”. Kemalist bir ailede büyüdüğünü söyleyen biri eskiden televizyonda zikir yapan insanları gösterdiklerinde ne kadar korkunç diye düşünürken, Gezi Parkı’nın ortasında benzer durumlar yaşandığında aslında ‘onların’ da ne kadar ‘bizden’ olduğunu ve medyanın nasıl olayları manipüle etiiğini bu süreçte algıladığından bahsetti; bir başka kendini ‘Beyaz Türk ‘ olarak tanımlayan bir forumdaş, Ahmet Atakan öldürüldükten sonra bana telefon açıp “Yeter artık bu insanlar ölmesin, beni Türk ve Müslüman (Sünni) olmaktan utandıracaklar. Bir an önce eylem yapalım, ben kendimi ‘Beyaz Türk’ olarak tanımlardım artık mücadele etmek gerek” şeklinde sitemde bulunuyorsa zaten biz kazanmışız, toplumsal olarak barışmaya başlamışız…
Abbasağa Parkı, Yoğurtçu Parkı ve Büyükdere-Yeniköy forumlarının katılımcıları #tanisiyoruz diyerek Amed’e gezi düzenliyor. Hareket, kendi içinden yeni hareketler doğuruyor. Duvalara yazıldığı gibi “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Merdivenboyamaeylemininyarattığı etkide de gördüğümüz üzere, insanlar yaşadığı yerde ve eylem içerisinde söz sahibi olmak istiyor. Yerelden yükselecek olan hareket özgürlük mücadelelerini de sahiplenerek büyüyeceğe benziyor.
Forumlar ilk toplanmaya başladığında Maçka Parkı Forumu da 300 kişi civarındaydı. Daha sonra Şişli Merkez Mahallesi Forumu ve Tatavla Dayanışması olarak bölündükten sonra sayı azaldı. Malum, süreç içerisinde de katılım azaldı. Hareketten uzaklaştıkça insanlar ezberlere sarılmaya başladı. Kürt sorununa kimi forumlarda mesafe ile yaklaşıldı, İslamofobi en alttan biçimde olsa da kendini gösterdi. Ama tüm yalpalamalara rağmen bence en önemlisi, insanlar birbirlerini anlamaya ve kimi kopuşlar olsa da, tüm tartışmalara rağmen, beraber mücadele etmeye devam etti.
Maçka Parkı Forumu’nda birçok etkinlik gerçekleştirdik. Vicdani Ret Derneği’nin sunumu, medya ve habercilik üzerinde sunum, Lorca anma etkinliği, Sivas Katliamı yıldönümünde anma etkinliği, Yeryüzü Sofrası, Nükleer Karşıtı Platform’un sunumu, bayramlaşma etkinliği, 1 Eylül ‘barış için el ele’ etkinliği için örgütlenme çalışması, Kazova işçilerine destek yürüyüşü ve ziyareti, Adliye önünde gözaltılara destek eylemi, Takas Pazarı ve her Pazar gerçekleştirilen Maçka Piknikleri gerçekleştirdik.
Bir bu kadarını ise gerçekleştirmek için niyetlendik; beceremedik. Bu eylemleri ve etkinlikleri düzenlerken hem tanışıklığımızı hem de örgütlenme becerilerimizi arttırdık. En son Ahmet Atakan’ın ölümünden bir gün sonra gerçekleştirilen protesto eyleminde, tüm forumların yaşadığı süreç sonucu demokratik karar alma ve ortak hareket etme becerisinin gelişimine şahit oldum. Şişli Merkez Mahallesi Forumu, Tatavla Dayanışması ve Maçka Parkı Forumu’nun ilk ortak eylemiydi. Sivil -muhtemelen- bir amir gelip ‘’Yürütmeyeceğiz. Ya basın açıklaması yapın ve dağılın ya da müdahale ederiz’’ dedikten sonra Pangaltı Metro Durağı’nın önünde ‘ayaküstü’ bir forum gerçekleştirip eylemimizi nasıl sürdüreceğimiz konusunda hızla karar aldık ve uyguladık.
“E şimdi ne olacak?” sorusu hepimizin kafasını kurcalıyor. Hareketin neye evrileceğini tahmin etmek güç; ancak forumları ısrarla devam ettirmeli, hatta onları güçlendirmeliyiz. Forumların diğer toplumsal hareketlerle buluşmasını sağlayabilirsek yerellerden güçlenen hareket belirleyici olabilecek kapasitede ve çeşitlilikte.
‘Toplumsal dönüşümler maalesef bir anda gerçekleşmiyor. Zaten Gezi sırasında ve hâlâ, sık sık, yüksek perdeden attığımız slogandaki gibi: “Bu dahabaşlangıç, mücadeleyedevam!”