M. Şeref Özsoy
Oktay Rifat’ın Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler (YÖAAÜŞ ) adlı kitabının ilk baskısını imha ettirip ikinci bir ‘birinci baskı’ yaptırdığını öğrendiğim günden beri her iki baskıyı bulup karşılaştırmak için deli oluyordum. Merak ettiğim, “Şair neden birinci ‘birinci baskı’yı beğenmemiş?” sorusunun cevabıydı elbette.
Hakan Sazyek’in Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirinde Garip Hareketi adlı çok başarılı ve kapsamlı kitabında bir karşılaştırma bulmak daha da meraklanmama neden olmuştu, çünkü ortada pek tuhaf bir şey yoktu:
“Nebioğlu Yayınevi, İstanbul. Bu baskıda basım tarihi konulmamış. Ancak, arka kapağında, Suut Kemal Yetkin’in 1945’te yayımlandığı bilinen Sanat Meseleleri adlı kitabına ait bir ilanın olması, YÖAAÜŞ’ün de aynı yıl yayımlandığına ilişkin ipucu veriyor. Ayrıca, eserin dış ve iç kapaklarında Millî Kütüphane tarafından “1945” tarihinin kaydedilmesi de bu husustaki bir başka ipucunu oluşturuyor. En önemli ipucu ise şu: Bu baskıdaki şiirlerden daha önce değişik dergilerde yer alanların sonuncusu 23 Ekim 1944’te yayımlanmış. Şair, Ekim sonrasında yazdığı şiirleri Haziran 1945’te çıkan Güzelleme’ye ve 1952’de yayımlanan Aşağı Yukarı’ya almış. Bu bilgiler, eserin 1944 sonunda yayıma hazır hale getirilmiş olduğu ve “birinci bası” kaydıyla 1945’in ilk yarısında yayımlandığı ihtimalini güçlendiriyor. Bununla birlikte, Orhan Veli Kanık, 16 Ağustos 1946 tarihli Ülkü’de çıkan “Oktay Rifat’ın Kitabı” başlıklı yazısında “Oktay Rifat, şiirlerini, bugüne kadar, toplu bir halde neşretmediği için okuyucular, (…) bu şiirleri kolay kolay bulup okuyamıyorlardı.” sözlerine yer vermiştir. Ayrıca, Oktay Rifat Kitabı adlı kitapta yer alan ve şairin oğlu Samih Rifat tarafından düzenlenen eser listesinde kitabın ilk kez 1946’da yayımlandığı belirtilmiştir.”
Araştırmalarım sırasında eserin 1946 tarihli ve yine “birinci bası” kayıtlı bir başka baskısını buldum (Marmara Kitabevi, İstanbul, 1946).
İki “birinci bası”
Eserin iki baskısında da aynı şiirler yer alıyor. Hatta şiirlerin sayfa numaraları bile aynı. Sadece ilk dört şiir, ilk baskıda diğer bölümlerden ayrı tutulmuşken ikinci baskıda “Yaşayıp Ölmek” bölümüne katılmış. Ayrıca iki şiirin başlıkları değiştirilerek “Peyzaj”a, “Manzara”; “Portre”ye ise “Resim” adı verilmiş. Şiirlerde de kimi değişiklikler yapılmış. 1946 baskısındaki şiirlerde dikkati çeken en önemli özellik ise daha önceki baskılarda kullanılan bütün noktalama işaretlerinin kaldırılmış olması.
Her iki baskıya da “birinci bası” kaydının konulmuş olmasına gelince. İki baskı arasında, yukarıda belirttiğim, küçük değişikliklerden başka hiçbir fark yok. Yalnız 1946 baskısı daha özenli bir bası çalışmasının ürünü. Sayfa aralarında Nurullah Berk’in resimlerine yer verilerek kitaba görsel bir zenginlik de kazandırılmış. Ayrıca 100 kuruş fiyatlı ilk baskıdan 25 kuruş daha pahalı. Bu da o yılların yüksek enflasyonlu ekonomik ortamında ilk baskının 1946’dan önce yayımlandığı hususundaki bir başka ipucu. Dolayısıyla, bu noktada Oktay Rifat’ın, eserinin ilk baskısını beğenmemiş ve onu daha güzel bir tasarımla bir yıl sonra yeniden bastırmış olmasını güçlü bir ihtimal olarak görmek gerekiyor. Sonuç olarak, YÖAAÜŞ’ün, 1945 ve 1946 yıllarında iki kez basılmış olduğunu söylemek mümkün.
Her iki baskıyı da bulup karşılaştırabildikten sonra, Hakan Sazyek’in tespitlerinin yerinde ama yetersiz olduğunu gördüm. Görsel olarak bile büyük bir fark vardı, kitapların boyutları birbirlerinden çok farklıydı. Birinci ‘birinci baskı’ 16,5×12,5 cm iken, ikinci ‘birinci baskı’nın boyutları 20,5×14 cm. Birinci ‘birinci baskı’ İktisadi Yürüyüş Matbaası’nda basılmışken, ikinci ‘birinci baskı’ Marmara Basımevi’nde tertib edilmiş ve Marifet Matbaası’nda basılmış.
Birinci ‘birinci baskı’nın kapak tasarımını kimin yaptığı belli değilken, ikinci ‘birinci baskı’nın kapağının Emin Barın tarafından yapıldığı belirtilmiş. Ayrıca birinci ‘birinci baskı’nın kapağı kuşe iken, ikinci ‘birinci baskı’nın kalın karton kapağı bulunmaktadır. Birinci ‘birinci baskı’ya tel dikiş atılmışken, ikinci ‘birinci baskı’ forma hesabıyla kitap haline getirilmiş.
Birinci ‘birinci baskı’da şiir adları (35. sayfadaki Aşk şiiri hariç) büyük harflerle dizilmişken, ikinci ‘birinci baskı’da sadece kelimelerin ilk harfleri (29. sayfadaki Uçaklar şiiri hariç) büyük dizilmiş. Ayrıca ismi değiştirilerek Resim yapılan Portre şiirinde dizgi hatası yapılmış: POTRE.
Birinci ‘birinci baskı’ 80 sayfa iken, birisi iki sayfadan oluşan yedi Nurullah Berk deseni nedeniyle, ikinci ‘birinci baskı’ 80+16 sayfa ve desenlere sayfa numarası verilmemiş.
Birinci ‘birinci baskı’da sayfa numaraları sayfa üstlerine ortalanmış, şiirler sayfa diplerine kadar indirilmiş ve ikinci sayfaya taşan şiirler sayfanın tepesinden başlamışken, ikinci ‘birinci baskı’da sayfa numaraları alt dış köşelere, şiirler ise sayfanın ortasına konmuş.
Hakan Sazyek’in iki de hatası var. Birinci ‘birinci baskı’Nebioğlu Yayınevi’nden çıkmamıştır, dağıtımını onlar üstlenmiştir ve 100 kuruş olan da arka kapakta reklamı olan Sanat Meseleleri’nin fiyatı olmalıdır!!..
Birinci ‘birinci baskı’da 12 dize olarak sayfaya yerleştirilen Benim Yarim şiiri, ikinci ‘birinci baskı’da üç dörtlük olarak tasarlanmış. Ayrıca her iki baskıda da normalken italiğe italikken normale çevirilmiş kelimeler, dizeler var..
Hakan Sazyek’in de gözünden kaçmayan ufak tefek değişikliklere de birkaç örnek verirsek: kuyu-koyu; Gelecekler-Geleçekler; Potinlerime ve-Potinlerimle; Ve bir-Bir de; istersen-istesen; geçdi-geçti; Üşüdün mü-Üşüdünmü.
Kısaca, her iki baskıda da dizgi hataları var ve bu farklar bir kitabın imha edilmesini gerektirmez diye düşünmeden edemedim. Başka bir şey olmalıydı!
Suut Kemal Yetkin reklamı
İki kitabı çalışma masamın üstüne yan yana koydum. “Birinci ‘birinci baskı’sevimli gözüken bir şiir kitabı olmakla birlikte kapaktaki iç içe geçmiş dört çerçeve, ortada da şairin adıyla kitabın adının sıralanması yavan gözüküyor. İkinci ‘birinci baskı’da ise Emin Barın’ın hattındaki olağanüstü denebilecek kadar sade bir güzellik var. Çerçeveyle sınırlandırılmaması ve arka kapağa sadece etiket fiyatının basılmış olması birinci ‘birinci baskı’ya nazire olabilir mi?” diye düşündürdü iki kitap yan yana durunca.
Nedeni boş yere kitapların içinde aradığımı fark ettim. Oktay Rifat’ın kitabı imha ettirmesinin en büyük nedeni arka kapaktaki ilan olmalıydı. Çünkü eski şiir sevdalısı Suut Kemal Yetkin’in kitabının reklamının kendi kitabında ne işi vardı? Kitabın dağıtımını üstlenen Nebioğlu Yayınevi, para karşılığı kitap yayımlayan bir yayınevidir ve büyük ihtimal birinci ‘birinci baskı’nın masrafını da Oktay Rifat karşılamıştır. Buna rağmen Nebioğlu Yayınevi’ndekiler kendisinden habersiz arka kapağa bu reklamı koymuş, şairi de çileden çıkarmış olmalı.
Oktay Rifat’ın kitabı için yazdığı yazıyı şu şekilde bitirir Orhan Veli; “Oktay Rifat’ın kitabının çıkması kötü zamana rastladı. Bir kere, çoğu kimseler yazlığa gittiler. Üstelik de seçimle politikadan başka hiçbir şeyin lafı edilmez oldu. Ama bu kitap, öyle çabucak modası geçecek kitaplardan değil. Yarın da, öbür gün de, her zaman okunacak, her zaman aranacak.”