Yalçın Ergündoğan
Soykırımının inkârını cezalandıran yasanın Fransa Parlamentosu’nda kabul edilmesi üzerine başlayan ‘soykırım’ tartışması olanca yoğunluğuyla sürüyor ve her gün yeni bir boyut kazanıyor.
Türkiye Fransa’yı protesto ederken izlediği politika ile, özünde, gizliden/açıktan ‘soykırımı inkâr etme hakkı’ istiyor. Gerek tarihle yüzleşme çerçevesinde, gerek resmî tezleri savunma argümanı olarak, Türkiye’de “soykırım” sözcüğü sıkça tekrarlanır oldu.
Soykırım kavramının tanımlanmasının ve Birleşmiş Milletler tarafından suç olarak kabul edilmesinin mimarı Rafael Lemkin’dir. Nazilerin yargılandığı Nürenberg davalarında danışman olarak görev de yapan, bu görevi sırasında tüm ailesini Nazi toplama kamplarında yitirdiğini öğrenen Lemkin’i, sanıldığı gibi gerçekten Nazilerin ‘Yahudi Soykırımı’ mı bu kavramın ortaya çıkmasına yönelik araştırma ve çalışmalara sevk etti?
Lemkin hukuk eğitimine yöneliyor
Polonya’da doğan Yahudi kökenli Rafael Lemkin (1900-1959) henüz 21 yaşındayken Ermeni Soykırımı’nın baş düzenleyicisi Talat Paşa’nın 14 Mart 1921 tarihinde öldürülmesinden ve ardından başlayan Berlin’deki ‘Tehlerian Davası’ndan çokça etkilenerek sürdürmekte olduğu filoloji eğitimini yarıda bıraktı ve hukukçu olmaya karar verdi.
Sanıldığının aksine, Lemkin’i soykırım üzerine çalışmaya yönelten Yahudi Soykırımı olmadı. Lemkin, “bir milyon masum Ermeni’nin toplu olarak öldürülmesinden ve bunun cezasız kalmasından” çok etkilendi elbette ama, esas olarak Tehlerian’ın Talat’ı öldürmesi ve açılan davada beraat etmesini, “insanlık vicdanı adına, adaletin tecelli etmesi” olarak yorumladı.
Lemkin, dünyada ilk kez “Jenosit” kavramını şekillendirdi. Hazırlaması kendisine Birleşmiş Milletler tarafından önerilen ‘Soykırım Sözleşmesi’ni, esas itibariyle ‘Ermeni Soykırımı’nın kendisinde bıraktığı derin izlerle şekillenen entelektüel birikiminin imbiğinden süzülen bilgilerle ortaya çıkardı.
Sonuçta, ‘soykırım’ kavramı, 9 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi ve ‘biyolojik’, ‘fizikî’ ve ‘kültürel’ üç ana bölümde toplanan ‘soykırım’, uluslararası hukuka göre suç sayıldı.
‘Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde kabul edilen şekliyle,
“Ulusal, etnik veya dinsel bir ‘grubu’ kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla aşağıdaki fiillerden herhangi biri, Soykırım suçunu oluşturur:
a) (Ulusal, etnik veya dinsel) Gruba mensup olanların öldürülmesi;
b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi;
c) Grubun bütünüyle veya kısmen,fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek;
d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbir almak;
e) Gruba mensup çocukları zorla başka bir gruba nakletmek.”
SOYKIRIM TEKNİKLERİ
Lemkin tarafından tanımlanan ‘Soykırım Teknikleri’ ise şöyledir:
» 1- Siyasî Soykırım: Hedeflenen grubun yerleşim bölgesindeki sokak, cadde, yerleşim yeri, mezra, il ve ilçe adları değiştirilir.
» 2- Sosyal Soykırım: Yok edilmesi planlanan grubun aydın ve entelektüelleri hedeflenir. Çünkü bunlar olası bir direnişin fikrî önderleri olabilir.
» 3- Kültürel Soykırım: Yerel halkın dilini kullanmasını, ana dilini konuşmasını yasaklama.
» 4- Ekonomik Soykırım: Grubun ekonomik gücü elinden alınır. Sadece hayatta kalmalarının önü açık tutulur. Kültürel gelişmesi engellenir, bu yolla ulusal konularıyla ilgilenmeleri engellenir.
» 5- Biyolojik Soykırım: Öngörülen grubun doğum yapması engellenir, aileler yetersiz beslenmeye tabi tutulur. Doğum kısıtlanır, yeni doğanlar da beslenemediklerinden ölür.
» 6- Fizikî Soykırım: Beslenme kısıtlanması ile ırkçı ayrımcılık, sağlığın ciddi tehdit altında olması, ilaç vermemek, grubun üyelerini insanlık dışı koşullarda telef olmaları amacıyla bir yerden bir yere nakletmek. Sistematik yok etme/öldürme.
» 7- Dinsel Soykırım: İbadethanelerin tahrip edilmesine göz yummak ya da bizzat tahrip etmek, ibadet yasaklamaları.
» 8- Moral Soykırım: İmhası planlanan grubun bireylerinin ulusal meselelerle uğraşmasını ve örgütlenmelerini yok etmek üzere, nüfusu uyuşturucuya ve alkolizme yöneltmek.
Soykırımın Sekiz Aşaması
Genocide Watch (Soykırım Gözlem) örgütünün başkanı Gregory Stanton 1996 yılında “Soykırımın Sekiz Aşaması” isimli bir rapor yayınladı. Bu raporda soykırımların “öngörülebilen” ve “engellenebilir” sekiz aşamada gerçekleştiği vurgulanıyor. Buna göre ‘sekiz aşama’ ve alınabilecek ‘uluslararası önlemler’ şöyle:
» 1- SINIFLANDIRMA: İnsanlar ‘bizler’ ve ‘onlar’ diye bölünür. ÖNLEMİ: Erken aşamada alınacak başlıca önlem ayrımları aşacak evrensel kurumlar geliştirmektir.
» 2- SİMGELEME: Nefretle birleştiği zaman simgeler dışlanan grubun gönülsüz üyelerine dayatılabilir. ÖNLEMİ: Simgelemeyle mücadele için nefret simgeleri ve nefret sözleri hukukî olarak yasaklanabilir.
» 3- İNSANLIĞI İNKÂR: Bir grubun üyeleri diğer grubun insanlığını inkâr eder. Grubun üyeleri hayvanlar, parazitler, böcekler ya da hastalıklarla özdeşleştirilir. ÖNLEMİ: Yerel ve uluslararası liderler nefret söyleminin kullanımını lanetlemeli ve kültürel olarak kabul edilemez ilan etmeli. Soykırıma teşvik eden liderlerin uluslararası yolculukları yasaklanmalı ve yurtdışı finans kaynakları dondurulmalı.
» 4- ÖRGÜTLENME: Soykırım her zaman örgütlüdür. Özel ordu birlikleri ya da milisler genellikle eğitilir ve silahlandırılır. ÖNLEMİ: BM soykırımsal katliamlara katılan hükümetlere ve kişilere silah ambargosu uygulamalı ve ihlalleri incelemek için komisyonlar kurmalı.
» 5- KUTUPLAŞMA: Nefret grupları kutuplaştırıcı propaganda yapar. ÖNLEMİ: Ilımlı liderleri emniyet altına almak ya da insan hakları gruplarına destek vermek şeklinde olabilir… Radikallerin darbe yapmasına uluslararası yaptırımlarla karşı çıkılmalıdır.
» 6- HAZIRLIK: Yok edilecekler etnik ya da dinsel kimlikleri nedeniyle belirlenip ortaya çıkarılır. ÖNLEMİ: Bu aşamada soykırım ‘acil durum’u ilan edilmelidir.
» 7- İMHA: Girişilecek operasyon katillerin gözünde “imha”dır. Çünkü kurbanlarının insan olduğuna inanmazlar. ÖNLEMİ: Bu aşamada soykırımı yalnızca hızlı ve yoğun silahlı müdahale engelleyebilir. Ağır silahlı uluslararası koruma gücü tarafından gerçekten güvenli bölgeler ya da mültecilerin kaçacağı yollar yaratılmalıdır.
» 8- İNKÂR: Failler genellikle herhangi bir suç işlediklerini inkâr eder. ÖNLEMİ: İnkâra ancak uluslararası ya da ulusal mahkemelerce verilecek cezalar/yaptırımlar ile cevap verilebilir.