Mehmet Demiröz
Felsefe söz konusu olduğunda, bu uğraşın gündelik yaşam pratiklerinden ve politik gündemden kopuk saf bir teorik çaba olduğu izlenimi toplumda yaygındır. Oysa durum hiç de sanıldığı gibi değildir. Ve hatta felsefecilerin, gündelik yaşama ve politik gündeme müdahale etmek için özel bir çaba içinde olduklarını kendi tanıklıklarıyla da görmek mümkündür.
Ferda Keskin, Kült dergisinde kendisiyle yapılan söyleşide şöyle diyor: “Ben daha ziyade felsefenin içine hapsolmak istemediğim, felsefe denen şeyin gündelik yaşam pratiklerinin ya da kültürel faaliyet dediğimiz şeyin anlaşılmasında da faydalı olabileceğini düşündüğüm için felsefeci kimliğimi bir ölçüde kültürel incelemeci kimliğimle paylaşıyorum.”
Sinan Özbek de, Pratik Felsefe Yazıları adlı kitabında felsefenin gündelik yaşamda karşılaşılan sorunlara çözüm üretmede etkin olarak kullanılabileceğini ve ancak bu şekilde rasyonel çözümlerin geliştirilebileceğini belirtiyor.
Birkaç belli başlı felsefe, düşünce dergisinin son çıkan sayılarına birlikte göz atalım.
Felsefeciler Derneği yayını olan FelsefeYazın dergisi 19. sayısında “Dünyanın aşağısında bir şeyler oluyor” başlıklı bir dosya hazırladı. Bu dosyada “Arap Baharı” konu ediliyor. S. Zizek’ten A. Badiou’ya, J. Petras’tan M. Hardt ve A. Negri’ye birçok yazarın çevirilerinin olduğu dosyada ayrıca I. C. Özinanır’ın “Mısır Devrimi, Kapitalizm ve Sınıf” başlıklı yazısını bulmak mümkün. Özinanır, yazısında 25 Ocak devrimini hazırlayan işçi sınıfı mücadelesinin geçmişini ve sınıfın devrimde oynadığı etkin rolü ele alırken, dünyayı sarsan 18 günün yeniden belleklerimizde canlanmasını sağlıyor. Dergide ayrıca, F. Özlüer’in Türkiye’de ekoloji hareketinin tarihini ele aldığı yazısı ekolojik hareketi kavramak açısından ufuk açıcı. Sinema severler için de Lars Von Trier’nin Antichrist filmi üzerine üç ayrı yazı yer alıyor.
Baykuş dergisi 7. sayısında “Açılım sebebiyle kapalı” başlığıyla Kürt sorununu gündemine alıyor. “Politik uzam söz konusu olduğunda, açılım iki ayrı kökenden ortaya çıkar: Ya muktedirler konjonktürel şartlar gereği mevcut perspektiflerinde genişlemeye gitmek durumunda kalır ya da -yurttaş topluluklarında- yurttaşların bir kısmı, gördükleri bir sorunu tüm topluma görünür kılmak ve mümkünse çözmek için harekete geçer.” Derginin giriş yazısında yer alan bu ifade açılım sürecinin ortaya somut hiçbir şey koymadan kapanmasını anlamamızı sağlayabilir: Kürt halkı, sorunun tüm toplum tarafından görünür olmasını sağlamaya çalışırken, toplumun geneli sorunun çözümü etrafında dinamizm yaratmaktan uzak görünüyor. Öte yandan muktedirler, mevcut perspektiflerinde genişlemeye gitme konusunda istekli değil. Dergide S. Özbek ile yapılan söyleşi, Kürt ulusal mücadelesinin yüz yılı aşkın geçmişini ve bugününü kavramamıza yardımcı oluyor.
Kürt sorununu gündemine alan bir dergi de Dipnot (sayı 6). İsmail Beşikçi’nin bir yazısının da yer aldığı dergide, Kürdistan’ın özerkliğine dair TBMM’de 10 Şubat 1922 tarihinde müzakere edilmiş olan kanun tasarısının özet metni de bulunuyor. E. Aktoprak’ın “Ulus-Devletin Dönüşümünde İspanya Modeli ve Katalonya Örneği” başlıklı yazısı Kürt sorununun çözümü için perspektifler sunuyor.
Doğu Batı dergisi 59. sayısını Türk sosyalizminin eleştirisine ayırdı. E. Doğan, Türk solunun milliyetçilikle eklemlenmesini 60’lı yılları mercek altına alarak inceliyor. Solun milliyetçiliğinin, 2000’li yıllarda ulusalcılık kisvesiyle yeniden gün yüzüne çıktığını belirten yazar, yazısını Marx’tan bir alıntıyla bitiriyor: “Hegel bir yerde şöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.” K. Cangızbay yazısında kişisel tanıklıklar üzerinden, darbeleri savunan solu ele alıyor. H. B. Kahraman ise solun Kemalizm ve ordu ile ilişkisine değiniyor.
Felsefelogos dergisi 43. sayısında din olgusunu gündemine aldı. S. Özbek yazısında “din halkın afyonudur” sözüyle Marx’ın gerçekte ne demek istediği üzerinde duruyor; bu söz etrafında oluşan yanlış algıyı ters yüz ediyor. Nietzsche’den Hume’a, Hobbes’dan Rousseau’ya ve Farabi’ye pek çok filozofun din konusundaki düşünceleri de derginin çeşitli yazılarında ele alınıyor. U. Özmakas, Müslüman Kardeşler’i konu edinirken, E. Erdoğan’ın “Üç Devirde Üç Şehirde Aydınlanma Çabası ve Din Engeli” başlıklı yazısı da özellikle okunmasını tavsiye edeceğim yazılar arasında.
Bilgi Üniversitesi bünyesinde çıkarılan kültürel incelemeler dergisi Kült’ün II – III sayısı ele alacağım son dergi. M. Mutman, F. Keskin ve B. Somay ile yapılan söyleşi kültür konusunun ve buna bağlı olarak kültürel incelemelerin disiplinlerarası özelliğini ortaya koyuyor. Derginin projesini okuyucuya aktarmayı da amaçlayan söyleşi, kültürün antropolojik karakteri, alt-kültür tartışmaları ve çokkültürlülük konuları çerçevesinde sürüyor. Çokkültürlülük konusuna değinirken, Altüst dergisinin 4. sayısında bir dosya olarak ele alınan Yeni Osmanlıcılık tartışmasına da yer veriliyor. Dergide ayrıca Terry Eagleton ile kültür üzerine yapılan bir söyleşinin çevirisi de yer alıyor. “Bilge Karasu’yu okumak” başlıklı özel dosya ise meraklısına zengin bir kaynak sunuyor.