Doğan Tarkan
Tunus’ta başlayan devrimci dalga 28 günde diktatörün kaçmasına neden oldu. Eski Tunus diktatörü Bin Ali’nin iktidar partisi iktidardan tamamen temizlendi, Bin Ali’nin yargılanması sürüyor.
Arap dünyasının en büyük, en gelişkin ülkesi Mısır’da ise Mübarek’in devrilmesi sadece 18 gün sürdü. Mübarek şimdi yargılanıyor, fakat Mısır’da Mübarek döneminin ordu yöneticileri henüz duruma bir ölçüde hakim.
Her iki ülkede yığınsal gösteriler diktatörlerin yıkılmasını sağladı. Her iki ülkede hareketin kısa sürede başarıya ulaşması işçi sınıfının sokağa çıkması ile mümkün oldu. Özellikle Mısır’da milyonlar sokağa çıktı ve bir genel grev hareketi Mübarek rejiminin çökmesini sağladı.
Emperyalist güçler başlangıçta Bin Ali’den de Mübarek’ten de vazgeçmek istemedi. Hatta Libya’ya müdahalenin başını çeken Fransa, Tunus’a gösterileri bastırmak için çevik kuvvet polisi göndermeyi öneriyordu. Ne var ki, hareketin yığınsallığı, kararlılığı emperyalistleri ve yerli egemen sınıfın büyük kesimini çaresiz bir biçimde diktatörlere “artık gidin” demeye zorladı.
Mısır ve Tunus’u beklenmedik bir biçimde Libya, Yemen ve Bahreyn izledi. Bu üç ülkede de işçi sınıfı daha zayıf, ama hareket her üçünde de güçlü bir yığın hareketi olarak ortaya çıktı.
Yemen ve Bahreyn emperyalizm açısından çok önemli ülkeler. Yemen-Suudi Arabistan sınırında El Kaide ile savaş var ve bu savaşı Yemen ordusu sürdürüyor. Bahreyn ise Amerikan 7. Filosunun merkez üssü. Her iki ülkedeki gelişmeler Körfez ülkelerini ve Suudi Arabistan’ı etkileyebilir.
Yemen’de diktatör Ali Salih özgürlük isteyen göstericilere karşı kendi göstericilerini çıkardı. Süreç içinde özgürlük isteyenlerin nüfusun büyük çoğunluğu olduğu ortaya çıktı ve bu durumda Saleh’in çevresinden asilere katılımlar başladı. Sonunda orduda bir çatlak oluştu ve silahlı çatışmalar başladı. Bu çatışmalarda yaralanan Salih Suudi Arabistan’a kaçtı, ama geride bıraktığı taraftarları iktidarı henüz koruyor.
Bahreyn’de ise Kral El Halife’nin güvenlik güçleri duruma hakim olamayınca Suudi Arabistan ve Katar orduları ülkeye girdi ve isyanı bastırdı. Emperyalist güçlerden bu iki ülke konusunda ses çıkmıyor.
Libya’ya müdahale
Libya’da da ilk yığınsal gösterilere Kaddafi çok sert müdahale etti, kısa zamanda ölü sayısı yükselmeye başladı. Buna rağmen, ülkenin doğusunda özgürlük isteyenler şehirlerde yönetimleri ele geçirmeye başladı ve sonunda doğu Libya’nın en büyük, bütün Libya’nın ikinci büyük kenti Bingazi asilerin eline geçti.
Bundan sonra gelişmeler farklılaştı. Bingazi’de bir geçici hükümet oluştu, hareket silahlanmaya başladı ve silahlı güçler batıya, başkent Trablusgarp’a doğru ilerlemeye başladı. Ardından Kaddafi kuvvetleri karşı saldırıya geçti, asiler gerilemeye başladı ve sonunda Kaddafi kuvvetleri Bingazi’nin kenar mahallelerine kadar ilerledi.
Bu noktada emperyalist müdahale başladı. Fransa, İngiltere, Amerika ve İtalya Kaddafi kuvvetlerini vurmaya başladıktan sonra iş NATO’ya devredildi ve bir süre sonra NATO’nun hava ve kara desteği ile asiler Trablusgarp’a kadar geldi ve kente girdi. (Bu yazı yazılırken Kaddafi ve yakın çevresinin nerede olduğu bilinmiyordu.)
Böylece Libya’da 42 yıllık Kaddafi rejimi devrildi. Ancak onun yerine geçecek olan Bingazi’deki geçici yönetim esas olarak Kaddafi’nin eski yandaşlarından ve bazı IMF ve benzeri küresel örgütlerin kadrolarından oluşuyor. Yani Libya’da bir devrimden çok bir iktidar değişimi yaşanıyor.
Emperyalistler Libya devrimini geriletmeyi başardı. Hem istikrarsız Kaddafi’den kurtuluyorlar, hem de bir halk ayaklanmasına, aşağıdan bir değişime izin vermemiş oldular.
Eskisi gibi olmayacak
Buna rağmen Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi Libya’da ve hatta Yemen ve Bahreyn’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Unutmamak gerekir, Trablusgarp’a giren askerî güç daha ziyade sivil halktan oluşuyor.
Artık yığınlar, emekçiler, yoksullar özgürlüğün önemini kavradı ve onlarca yıldır kendilerine kök söktüren diktatörleri devirdiler. Örgütlenmeye başladılar, sahip oldukları koşulları değiştirmeye, özgürlükler kazanmaya başladılar. Sendika kurma hakkı, örgütlenme hakkı, siyasî partiler bu ülkelerde ilk kez görülüyor ve oluşuyor.
Arap devrimlerine en son katılan ülke Suriye oldu. Libya’da devrilen Kaddafi, Tunus ve Mısır devrimlerini lanetlerken Suriye’de Beşir Esad özgürlük isteklerini haklı buluyordu. Fakat aynı Esad kendi ülkesinde halk sokaklara çıkıp özgürlük isteyince silaha sarıldı.
Göstericilere en şiddetli saldırıyı Esad rejimi gerçekleştirdi. İki binden çok insan öldü, ölmeye devam ediyor. Esad’ın kardeşinin başında olduğu askerî birlik tanklarla kentleri işgal ediyor. Artık ölü sayısı bilinmiyor.
Buna rağmen emperyalistler Esad rejimini Kaddafi gibi tehdit etmiyor. Çekil diyorlar, sonun kötü olur diyorlar, ama müdahale etmiyorlar, etmeye cesaret edemiyorlar.
Suriye Libya’dan, Esad rejimi Kaddafi rejiminden farklı. Libya zengin bir petrol ülkesi, Suriye’de ise önemsiz miktarda petrol var.
Libya’da Kaddafi adeta yalnız bir kurttu. Dün antiemperyalist bir retoriğe sahipti, sonradan emperyalistlerle uzlaştı. Suriye ise yeni liberal politikalar uygulayan, küresel ekonomiye daha fazla eklemlenmeye çalışan, ama politik tercihleri farklı olan bir rejim. İran ile, Hamas ve Hizbullah ile sıkı ilişkileri var. Suriye’ye müdahale edecek güç, İran, Hizbullah ve Hamas ile de çatışmak zorunda kalabilir.
Son olarak Suriye’de Kürtler var. Bu Kürtler arasındaki en önemli güç PKK. Suriye’ye müdahale Irak’ta olduğu gibi Kürtlerin özgürlük alanlarını büyük ölçüde geliştirebilir. Emperyalistler adına Suriye’ye saldırması beklenen Türkiye böylesi bir riski göze alamaz.
Ortadoğu’da devrimci süreç yeni başladı ve asıl mücadele bundan sonrasında olacak. Nispeten daha güçlü işçi sınıflarına sahip Tunus ve Mısır’da işçi ve emekçilerin örgütlenme düzeyi bundan sonrasını belirleyecek. Suriye’de işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkması her şeyi farklılaştırabilir. Diğer Ortadoğu ülkelerinde de emekçiler, halk yığınları artık eskisi gibi olmayacak. Özgürlük isteği her yerde gelişiyor ve güçleniyor. Önümüzdeki süreçte Ortadoğu devrimlerinin yeni adımlarını göreceğiz.
Ortadoğu devrimleri krize karşı mücadeleye atılan diğer ülkelerin işçi ve emekçilerini de etkiliyor. İspanya, İngiltere, Yunanistan, Şili, Çin. Bütün bu ülkelerde emekçilerin mücadelelerinde Ortadoğu devrimlerinin etkisini görmek mümkün.