Mısır işçi sınıfının uzun bir mücadele deneyi ve birikimi var. Ancak bu mücadele bir dizi nedenle Mısır’da bağımsız bir sınıf örgütlenmesine yol açmadı. Son mücadele dalgaları 2000’li yıllarda yaşandı. 7 Aralık 2006 ile 23 Eylül 2007 tarihleri arasında çoğu grev 650 işçi eylemi oldu. Bu dokuz aylık dönemde 198.414 işçi grevlere katıldı.
2006 yılında üç gün süren Mahalla işçi grevi Mısır işçi tarihinde bir dönüm noktası oldu. Katılım çok yüksekti. Ülke çapında etki yarattı. Basına güçlü bir biçimde yansıdı, ama bütün bunlardan daha önemlisi Mısır işçi sınıfının eylem biçimini değiştirdi. Daha önce grevler işyerinde oturma, işyerini terk etmeme biçiminde yapılıyordu. Ancak bu oturma eylemleri işi bırakarak değil, çalışmaya devam edilerek yapılıyordu. Mahalla işçileri bu geleneği bozdular ve işi bırakarak fabrikadan çıktılar. Ayrıca Mahalla grevine kadar işçi eylemleri en fazla 24 saat sürüyordu. Üç gün süren Mahalla grevi ile birlikte grevlerin süresi uzadı. 2007 yılındaki ikinci Mahalla grevi 6 gün sürdü. Kafr el Dawwar’da gene 6 gün, Abu Makaram’da ise 3 hafta grev yapıldı.
Resmî sendikaların aşılması
2000 yılında Mübarek rejiminin ekonomiyi yeni liberal politikalarla yeniden yapılandırmaya başlaması yoğun bir işçi mücadelesine yol açtı. Bu mücadeleler çok zaman ekonomik talepler etrafında olmasına ve yerel kalmasına rağmen çok zaman kazanımlarla bitti. İşçiler ücret artışı, geçici işçilerin kalıcı hale gelmesi, sosyal haklar gibi kazanımlar elde etti.
Grevler yerel ve ekonomist olmasına rağmen politik kazanımlara da yol açtı. Her şeyden önce liberal saldırıya karşı koydular. Sert bir diktatörlük altında yapılıyor olmaları nedeniyle fabrikanın önünde oturmaları, resmî devlet sendikasını dışında harekete geçmiş olmaları, mücadeleyi sürdüren örgütler oluşturmaları gibi kazanımların hepsi önemliydi. Bazı grevler resmî sendika örgütlenmesi dışında yeni sendikaların ortaya çıkmasına yol açtı.
2000’li yıllardaki grev dalgası devletin resmî sendika hareketine karşı çok önemli bir başkaldırıydı. Hemen hemen hiçbir yerde grevci işçiler resmî devlet sendikasının örgütlenmesini kendilerine temel almadı. Resmî sendikalar bu grev dalgalarıyla yıprandı ve tüm itibarını ve fonksiyonunu kaybetmeye başladı. Nitekim Mısır Devrimi sırasında çok daha açıkça görüldü ki, bu örgütlenmenin işçi sınıfı içinde hiçbir etkisi yoktu. Rejim demokrasi mücadelelerini büyük bir şiddetle dağıtırken yasadışı olan işçi hareketleri karşısında daha tutuk davranmak zorunda kaldı.
2000’lerin grev hareketi içinde kadınları rolü çok önemliydi. Tekstil, konfeksiyon, tütün, gıda sektörlerinde çalışan kadın işçiler çok zaman grevlerin başını çekti. Grevlere kadın katılımı çok yüksekti.
Kadın işçiler 1980’li yıllarda da Mahalla’da, kent içi ulaşım grevlerinde de önemli roller oynamışlardı, ama 2006 yılındaki Mahalla grevini kadın işçiler başlattı ve grevin devamında da çok önemli bir role sahiptiler. Mansura Espana fabrikasında da işçilerin çoğunluğu kadındı ve kadın işçiler grev yaptıkları fabrikayı aynı zamanda işgal ettiler. Çok fazla eleştirilmelerine rağmen, kadın işçiler fabrikada yatmaya devam ettiler. Hannawi tütün fabrikasında, Giza fabrikasında da kadın işçilerin önemli bir rolü vardı.
Mısır işçi sınıfının son yıllardaki en önemli mücadelesi 2006 Aralık ve 2007 Eylül ayında Mahalla el Kubra’daki 24 bin işçi çalıştıran tekstil fabrikası grevidir. Grevci işçiler fabrika önünde toplanarak oturuyor ve işverenlerle görüşmeleri sürdüren temsilciler hergün gelerek işçilere bilgi veriyordu. Grev alanında konuşmalar yapılıyor, şarkılar söyleniyordu. Bu, Mübarek rejiminin toplanma konuşma özgürlüklerine koyduğu sınırların parçalanmasıydı. İşçiler sadece grev yapmıyor, politik kazanım da elde ediyordu.
Mahalla el Kubra grevcileri 2006 Aralık ayında iki aylık kârın işçilere dağıtılmasını istediler ve bu taleplerini kabul ettirdiler. Mart 2007’de 5.000 işçi resmî sendikadan topluca istifa etti. 2007 Eylül ayında ikinci grevde ilk grevde kazandıkları hakların uygulanmasını istediler ama ek olarak yolsuzluklara karışmış fabrika ve sendika yöneticilerinin istifasını da talep ettiler. Tekstil işçileri bütün bunlara ek olarak Ulusal Asgari Ücret Komisyonu’nun toplanmasını talep etti. 17 Şubat 2008’de Ulusal Asgari Ücret Komisyonu toplandığında 10 bine yakın tekstil işçisi Mahalla el Kubra sokaklarından gösteri yapıyor ve en az 1.200 Mısır liralık bir asgari ücret talep ediyordu.
2006 ve 2007 yıllarının grevlerinin bir başka özelliği de grevlerin kendiliğinden değil, hazırlık yapılarak ve karar alınarak başlamasıydı. 2007 grevlerinde birçok işyerinde grev komiteleri kuruldu. Bu komiteler daha sonra da varlıklarını korudu. 2007’de grev dalgası çok daha yaygındı ve grevlerin çok büyük kısmı kazanımlarla son buldu.
2000’li yıllar boyunca Mısır işçi sınıfının kendine güveni arttı, deneyleri çoğaldı ve daha güçlü mücadelelere hazır hale geldi. Mısır Devrimi’nin son günlerinde ve Mübarek kaçtıktan sonra da devam eden grevlerin yaygınlığı bunun en iyi göstergesi. Üstelik bu defa işçiler sadece ekonomik taleplere sahip değiller, fabrikalarda “Kazanana kadar devrim” gibi pankartlar var.