Saygı İçin
24 Nisan 1915’te gözaltına alınarak kaybedilen 200’e yakın Ermeni gazeteci, yazar, sanatçı ve aydına saygı için…
1915 soykırımı kurbanlarını anmak, Ermeni, Süryani, Êzidî ve diğer tüm soykırım mağdurlarının duydukları acıları paylaşmak için…
Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin hiç birine soykırımı kabul ettiremediğimizden dolayı duyduğumuz utancı ifade etmek için…
Üzerinde yaşadığımız topraklarda ve dünyanın hiçbir yerinde, ulusal kimlikleri ve dinî inançları nedeniyle, hiçbir halkın toplu cinayetlere, soykırımlara maruz kalmaması için…
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1915 soykırımını kabul etmesi, soykırım mağduru halklardan özür dilemesi, soykırımdan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi için…
Binlerce kayıp ve faili devlet cinayetin aydınlanması, Mutki, Zilan Deresi, Dersim, 33 kurşun ve Kürdistan’ın dört bir taraftan fışkıran kemiklerin hesabının sorulması için… Hrantlar ve Apê Musalar için 24 Nisan’da Taksim Meydanı’ndayım.
Veysi Altay / İnsan Hakları Savunucusu
***
Hrant Abi’nin Hatırı İçin
Bir varmış, bir yokmuş. Ermenilerin bu topraklardaki hikâyesi de aynen masalların aşina olduğumuz girizgâh cümlesi gibi: Bir vardılar, bir yok oldular. İşin acı yanı bahsedilenin bir hikâye ya da masal değil; hakikat olması… Üstelik çeşitli gerekçelerle uzun yıllar boyunca saklanmaya çalışılmış bir hakikat bu. Soykırım, Medz Yeghern, kıyım, katliam, vb. Hakikat bu kavramların hepsinden aşkındır ve er geç ortaya çıkacaktır. Ben de 24 Nisan’da hakikatin yanında olduğum için, içimizden koparılarak yok edilmeye çalışılmış bir halkın acısını paylaşmak için, bu büyük günâha Müslümanların ortak olmaması gerektiğine inandığım için, yani Allah rızası için ve yalan yok biraz da Hrant Abi’nin güzel hatrı için Taksim’deki anmada olacağım.
Hilal Kaplan / Gazeteci, yazar
***
Benim Acım Olduğu İçin
İlk defa geçen yıl başlattığımız 24 Nisan’ın, bu yıl çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak ve bu günü ortak acı, “bu acı hepimizin acısı” diyerek, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir anma günü haline getirmek için Taksim Meydanı’nda olmalıyız.
‘Büyük Felaket’ ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından 1915’ten beri söylenen bir ‘Büyük Yalan’ olduğunu haykırmak için…
Bu topraklarda yaşayan bir yurttaş olarak, tam 95 yıldır süregiden bu inkâr politikasını kabul etmediğim için…
Bu ‘Büyük Yalan’ ile dünya karşısında yalnızlaştırılmaya, itibarsızlaştırılmaya isyan ettiğim için…
Bu acı benim acım olduğu için…
Ve bu acıyı Ermeni kardeşlerimle paylaşmak için… Bundan böyle her 24 Nisan’da Taksim Meydanı’nda olacağım.
Zeynep Tanbay / Dansçı, aktivist